İnsanların muhtemelen diğer hayvanlarda bulunmayan bir “içsel dikkatlerini mevcut bir durumun farklı noktalarına bilinçli olarak yönlendirme ve otomatik reaksiyonlarının önüne geçme “ kapasiteleri vardır.
İnsanlar eylemliliklerinin ellerinden alındığını düşündüğünde etkiye karşı direnirler. Bilakis eylemlilik sahalarının genişlediğini düşünürlerse söz konusu deneyime kapı açar ve hatta onu bir ödül gibi algılarlar.
İnsanların beyinleri başkalarıyla hemfikir olduklarında bilgiye aşırı duyarlı hale geliyor, farklı tercihlerde bulunduklarında daha düşük bir duyarlılık gösteriyorlardı.
Korkutmanın ikna etmedeki katkısı sınırlıdır; hatta çoğu durumda umut vermek daha etkilidir. Ancak iki şartta korku işe yarar:(a) Amaç harekete geçirmek değil, hareketsiz kalmasını sağlamaksa (b) Hedefinizdeki kişi zaten kaygılıysa.
Verilerin güçsüzlüğü insanların aptal ya da inatçı olmalarından kaynaklanmaz. Bunca veri, bunca analiz aracı ve böylesine güçlü bilgisayarlar son dönemlerin ürünüdür; oysa etkilemeye çalıştığımız beyinler milyonlarca yılda pişmiştir.