Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türk Muhafazakarlığı ve Nurettin Topçu

Başkaldırı ve Uyum

A. Baran Dural

En Beğenilen Başkaldırı ve Uyum Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Başkaldırı ve Uyum sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Başkaldırı ve Uyum kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Muhafazakâr düşünürler, diğer ideolojilerin aksine muhafazakâr düşünce evreninin "olması gereken" değil halihazırda "olan" toplumla ilgilendiğini kaydederler. Bu görüş de muhafazakârlığın dikotomik (ikilik/zıtlıklara dayanan) bir özelliğini açığa çıkarır. Zira her ne kadar "varolan toplumla" ilgilendiğini beyan ederse etsin, ideolojiler çağının içinden konuştuğu için muhafazakârlığın da ilgilendiği toplumsal yapıların "Varolan halinden" çok "Nasıl varolması gerektiği"ne dair çıkarsamaları vardır. İster Doğu ister Batı muhafazakârlığı olsun, her muhafazakâr akım, bu bağlamda bağlı bulunduğu dinsel kökene yönelik bir kurgulanmış, "yeryüzü cenneti"ne sahiptir ve toplum eninde sonunda kendini bu olması gereken "ideal toplum" yolunda reforma tabi tutmalıdır.
Nurettin Topçu, komünizmle ilgili tüm görüşlerini, Ahlâk Nizamı başlıklı eserinde toplamıştır. Ahlâk Nizamı, yazılış itibariyle hayli ilginç bir eserdir ve dört bölümdür. Hatırlanacağı gibi Kavgam isimli eserinde Nasyonal Sosyalizm'i anlatan Adolf Hitler de, kitabını dört bölüme ayırmıştır. Bu iki kitabın arasındaki temel benzerlik bölüm sayısından kaynaklanmamaktadır kuşkusuz. Hitler, Kavgam'ı, "Doktrin, Nasyonal Sosyalist Hareket, Komünistlere Karşı Harp ve Yahudilerin Devletleri Birbirine Düşürmesi Taktiği" alt başlıklarına bölmüştü. Topçu da, Ahlâk Nizamı'nı, kendisi farklı başlıklar kullansa bile aynı mantık eşliğinde yazmıştır. İlk bölümde düzen eleştirileri ve doktrinini tanımlayan Topçu, ikinci bölümde Müslüman Anadolu Sosyalizmi'nin yapı taşlarını gündeme getiriyor, soyuttan somuta iniyor. Kitabın üçüncü bölümü Yahudilere ayrılırken son bölümde komünizme karşı verilecek savaşın ayrıntılarına giriliyor. Topçu'nun Hitler ve Mussolini sempatisi hatırlanıldığında, eserin bölümlenmesi sırasında, sadece tesadüflerin devreye girdiğini söyleyebilmek zorlaşıyor.
Reklam
İstanbul'u fethedip Bizans İmparatorluğu'nun tarihsel misyonunu yüklenen Osmanlı, Batı dünyasına açık üstünlüğünü kabul ettirene dek hem Batı'yı tanımaya çalışmış, hem de fethedilen topraklardan devralınan bilimsel-kültürel mirası da sahiplenip özümsenmişti. Ancak, Yükselme Devri'nde bölgesinde neredeyse bir pax kurmayı başaran Osmanlı, bu tarihten sonra Batı ilgasını yitirdi. Fazlasıyla "ben-merkezci" olarak sayılabilecek bir tutum takınarak, dünyayı kendisi ve etrafındaki bendelerinden oluşan bir yapı gibi görmeyi benimsedi.