Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Başkomutan Enver Paşa

Kurt Okay

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
. Fransızların eseri olan bu Kanal, bir zamanlar Nil topraklarını siyasi ve askeri bakımdan güçlendirmek için açılmışlı. Ama bunu Süveyş Kanalı sahibi olarak kısa süre önce fark ettiler. 1875 yılında İngiliz Başbakanı Disraeli, Rothsehild'lerin aracılığıyla Hidiv İsmail Paşa'dan büyük bir bölümünü satın almışlardı. .
. Bir keresinde, tedavi için üzerine eğilen doktora garip bir şekilde bakarak "Sanıyorum beni acilen büyük karargaha çağırıyorlar" demişti. Goltz, nihayet 19 Nisan'da son nefesini verdi. Enver Paşa, Mareşalin hayattan ayrıldığı haberini veren telgrafı dakikalarca elinde öylece tutup kalmıştı. Ölüm bazen ne kadar acı ve acımasız olabiliyordu! .
Reklam
. Pek çok kişinin elde etmek için ömür boyu uğraştığı bütün bunları kader ona sunmuştu. Bütün bu hayatın sonunda ne vardı? Daha fazlasına cesaret edemiyordu. Aşmaması gereken bir sınır vardı. Mukaddes kanunlara güvenmeli, içinde yanan sakin ve aleve dayanan bir inancı olmalıydı. Ara sıra onu yoklayan, pek de seyrek olmayan, onu zorlayan karanlık sevgiler vardı: "-Ben yaşlanmayacağım. Hayatım çok çabuk sona erecek." .
. Önce olduğu gibi Mustafa Kemal Paşa büyük bir inat ve kararlılıkla Anadolu'nun hukuku için savaşıyordu. İtilaf devletlerinin korktuğu başına gelmişti. Ağustos 1920'de İstanbul hükümeti Sevr Antlaşmasının hükümlerini bildirmiş, buna karşı, Ankara'daki Türk milliyetçilerinin hükümeti bu kabulü geçersiz saymıştı. Milli Meclis sürekliliğini açıklayarak, birkaç ay sonra kabul ettiği yeni anayasa da şu hükümler yer almıştı: "Hakimiyet, kayıtsız, şartsız milletindir. Yönetim sistemi temel olarak halkın kendisine dayanır. Güç kullanma ve kanun çıkarma hakkı, halkın tek temsilcisi Büyük Millet Meclisinindir. Türk devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilir." .
Sayfa 246Kitabı okudu
. Tam o günlerde Binbaşı Mustafa Kemal Bey, Fethi Bey ve Tahir Bey ve (son ikisi daha önce Paris'teydi) oniki kurmay subayla, on sekiz topçu subayı, Tunuslu "Mağrib" kıyafetinde Türk karargahına çıkageldiler ve Trablus'ta İtalyanlara karşı savaşmakta olan kurmay başkanı Reşad Bey'e takdim edildiler. Düşman her ne kadar Trablus, Tobruk, Bingazi ve Hams'u işgal etmişse de, ülkenin içlerine henüz nüfuz etmeyi başaramamıştı. Enver Bey, yerli insanlara, alçakgönüllü iyi davranarak, fazla çaba sarfetmeyip, kurban vermeden ve fazla da yorulmadan bu gönüllü yığınlardan olağanüstü bir gayretle askeri bir direniş gücü kurmayı başarmış bulunuyordu. .
Sayfa 185Kitabı okudu
II. Abdülhamid
. O, tahtı zor kullanarak ele geçirmişti. Kendinden önceki Abdülaziz öldürülerek devrilmiş, haksız olarak tahtına oturduğu büyük kardeşi Murat, bir entrika ile ruh hastası ilan edilmiş, bütün ailesiyle Çırağan Sarayı'na kapatılmıştı. Abdülhamid tahta geçip, milyonlara hükmeden yönetme gücüne sahip olmuştu. Ama bu güç ile korkuya katlanmak zorundaydı. Hile ile ele geçirdiği ama diğer taraftan hak iddia edilen gücü zorla aldığından, hayatından korkuyordu. Bu yüzden ülkeyi sımsıkı kapamıştı. Hizmetleriyle, devlet bütçesine ağır yükler getiren bir hafiye ordusu kurmuştu. Çok sıkı korunan bir sarayda oturmasına rağmen, yanında sürekli bir revolver taşıyor, sarayı sadece Cuma namazı için haftada bir gün terkediyor, geceleri bir odadan diğerine dolaşıyordu. Vesveseleri, onu, hükümdarlığı altında halkının acı çektiği, zulmü ile pek çok kurban verilen bir zorbaya dönüştürmüştü. .
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
. Enver Paşa inançlı bir şekilde tastikliyordu: "Güçlü bir Türkiye. İşte bizim arzumuzun esası. Birlik içinde sağlam bir devlet ve halk varlığını bir kale gibi yapmayı başarmak zorunda olduğumuzu görmeliyiz. İstiklâlimizi ortadan kaldırmak isteyen Avrupa'nın güçlü devletlerinin çabalarını boşa çıkarmak için yeterince güçlü olacağız. Bu fikri gerçekleştirmek için, Almanya ile bir antlaşma yapmaya mecburuz. Başka bir yol görmediğim için bilerek mecburuz diyorum". Gözleri, alev alevdi. .
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.