Yanımda bir omuz bulsam; ağacın gövdesine sırtını dayamış, çıplak ayaklarını kuma gömmüş, kafasını ağaca dayamış, gözleri kapalı bir adam.. Kulaklığının birini çıkarıp verse bana. Önce müziği, sonra iğdenin gövdesini paylaşsak, hiç konuşmadan, hiç merak etmeden saatler geçse böyle.
(...) Ait hissetsem kendimi; bu köye, denize, kuma, bu iğdeye, adama... Bir omuz bir müzik, bir ağaç yetse biz olmaya.