Has anlamıyla Hegelci bir biçimde, zahmetli bilme sürecimiz, kafa karışıklıklarımız, çözüm arayışlarımız; yani bizi dışarıda gerçekten var olan gerçeklikten ayırıyor gibi görünen şeyin kendisi, hâlihazırda gerçekliğin en derindeki asıl kurucusudur. Bir hayvanın organının işlevini ortaya koymaya çalışırken yaptığımız, bir sorunun çözümü olarak o hayvanın o organı nasıl “icat ettiğine” dair nesnel süreci tekrar etmektir. Kurulan nesnel gerçekliğe yaklaşım sürecimiz bu gerçekliğin kendisinin virtüel Oluş sürecini tekrarlamaktadır. Gerçekliği “tamamen bilemeyecek” oluşumuz bilgimizin sınırlılığının bir işareti olmaktan ziyade gerçekliğin kendisinin açık, “tamamlanmamış” olmasının, onun altta yatan Oluşun virtüel sürecinin bir edimselleşmesi olduğunun işaretidir.