Süleyman Yürük , bir emekli kapıcı. Konuşma ve yürüme engelli. Aslen Konya Beyşehir’e bağlı Çavuş Köyü’nden. Yoksul bir ailenin ilk çocuğu. Süleyman, önceleri çobanlık ve çiftçilikle uğraşan, sonra işçi olarak geçimini sağlamaya çalışan fakir, köylü bir ailenin dört çocuğundan ilkiydi.
Önceleri diğer üç kardeşiyle sağlık açısından bir farkı yoktu. Tüm hayatını temelden etkileyen her şey sekiz yaşında başladı. Öğretmenin sorusuna cevap vermek için parmağını kaldırdı ama sözcükler bir türlü düzgün çıkmadı ağzından. İlk belirti, kekemelikti. Ayaklarında ağrılar, uyuşmalar, güçsüzlük, denge bozukluğu ve bacaklardaki kasılmalar, yıllar içinde yavaş yavaş kendini gösterdi. Psikolojisini olumsuz etkileyen sinsi bir hastalıktı. Adını çok sonra öğrendi: Spinoserebeller Ataksi. Kekemeliği nedeniyle İmam Hatip Lisesi’nde 6 yılda son sınıfa ancak gelebildi.
Hayatı, Antalya Konyaaltı Caddesi’ndeki Sıtkı Göksoy Apartmanı’nda kapıcılık yaparken değişti. Eşi Nilgün’ün de evlere temizliğe gittiği apartman sakinlerinden ünlü ressam Fikret Otyam ve eşi Filiz Otyam’la çok güzel bir diyalog kurdular. Bir gün Otyam, “Hayatını bir yaz lan bakalım Süleyman, yalan katmadan” dedi ve ‘Ben Kapıcı Süleyman/Bir Engellinin Hayata Tutunma Hikâyesi’ ortaya çıktı. Şimdi Yürük emeklilik günlerini Antalya ’da kendine ait kalburüstü dairede geçiriyor. Ailesiyle sakin bir yaşam sürüyor ve yazarlık günlerinin keyfini çıkarıyor.