Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Beni Öldürmeli Dövmeli Değil

Mustafa Soyuer

Beni Öldürmeli Dövmeli Değil Gönderileri

Beni Öldürmeli Dövmeli Değil kitaplarını, Beni Öldürmeli Dövmeli Değil sözleri ve alıntılarını, Beni Öldürmeli Dövmeli Değil yazarlarını, Beni Öldürmeli Dövmeli Değil yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sessizliğin bir ana dile dönüştüğü bu kasvetli odadan çıkıp babamın odasına geçtim.
Sayfa 37 - KutuKitabı okudu
Reklam
Babam müdürle etli kemikli sıkı bir celep pazarlığı yapıyor. "Eti de kemiği de..." diyor babam. Benim etim ne budum ne. Hepi topu otuz beş kilo. Ağrıma gidiyor bu zararına alışveriş. Müdür, ikide bir kafasını sallayıp duruyor. İştahla bıçağını biliyor. Babam bıyıklarını çekiştiriyor. "Öldür" diyor. "Sözünü dinlemezse eğer, derslerine bakmayıp soytarılık ederse sağda solda... Kır kemiklerini... Benden yana sıkıntı yok. Yeter ki adam olsun." Babam böyle dedikçe ömrümde ilk defa bağladığım kravatımın acemi düğümünü çekiştirip duruyorum. Yüzüm utançtan yerlere dökülüyor. İçeriliyorum babama. Nasıl bir adamlık karşılığında razı olabiliyor, kemiklerimin ufalanmasina? Leş gibi hissediyorum kendimi.
Ev, herhangi bir ölü evi işte. Un helvası, kıymalı pide, ayranlı soğuk çorba... Kasvet eşiklerden taşıyor. Kapı pencere karşılıklı açık ama odadaki kasvet cereyan yapıp da bir türlü dağılmıyor. Bir oda dolusu insan, bir ağızdan susuyoruz. Herkes, halıdan bir nakış seçmiş kendine, kimi dokuyor kimi söküyor.
Kızgın değildi Tanrı'ya. Onun ne kabahati vardı ki... Aynı güneşi serpiyordu bütün insanlığın üstüne, aynı baharları yaratıyordu kışın karından. Çarşılar herkes için kalabalık, vitrinler herkes için ışıl ışıldı. Toprak, aynı cömert memeden emziriyordu bütün çocuklarını. Yağmur, herkesi aynı damlalarla serinletiyordu. Tanrı'nın elinden gelen de bu kadardı. Daha başka ne yapacaktı? Tamamen kendi beceriksizliğiydi hayata tutunamamak. Kendisi uyduramamıştı adımlarını Tanrı'nın çaldığı trampete. Ayaklandığı ilk gün, yanlış atmıştı ilk adımını ve aynı yanlış ayakla devam ediyordu yürümeye.
Ah baba ah! Ne demeli sana bilmem ki... Sen seni kebap ettin ama beni ateşe koydun. Kapkara yaktın. Farkında bile olmadın yaktığının. Şiirle, şarkıyla başım hoş olsaydı ne vardı sanki. Karşımda üç beş ceketin düğmelenmesi, oturduğum makam koltuğu, elimdeki sükseli dolma kalem, kapımdaki savcı bilmem kim levhası... Bütün bunlar değdi mi katlanmak zorunda olduğum azaba?
Reklam
İnsan dediğin, suçtan bir denizde yüzen bir kuru tahta. Islanmadan kıyıya vurması mümkün mü?
Korkağın tekiyim ben. Hep korktum, çok korktum. Korkularımı karıma, kızıma, selam alıp verdiğim insanlara fark ettireceğim diye korktum bir yandan da.
“Evin -den hali, uzaksınız, Hatta içinde yaşarken Aşkların, ölümlerin omzunda Ayrılmak varken evden.”
“Bülbülü suladım altun tasınan Ne günler geçirdim gara yasınan Ben seni severdim ne havasınan Ölem ne havasınan”
Reklam
Zaralı Halil
“Karadır kaşların eğmeli değil El ele kol kola değmeli değil Fırsat elde iken sormadık yari Beni öldürmeli dövmeli değil”
"Karadır kaşların eğmeli değil El ele kol kola değmeli değil Fırsat elde iken sarmadık yâri Beni öldürmeli dövmeli değil" (Zaralı Halil)
88 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitapla ilgili öncelikli eleştirim yayınevine olacak. Yani zahmet olmazsa yapılan kelime ve harf hatalarını düzeltiverseydiniz. Üç beş yerde hatalar vardı ve bu durum beni çok rahatsız etti. Umursamayan da çıkar elbette. Yazarı ve eserini hiç duymamıştım. Kendisi bir edebiyat öğretmeniymiş. Eserde de bolca öğretmenlik mesleğine değinilmiş zaten. Ben dilini sevdim. Zaten hikaye ödülü almış da bir yazar kendisi. Tek solukta okuyabileceğiniz hikayelerden oluşuyor. Hikayeler belli noktalarda birbirine bağlanıyor. Kitabı bazen çok sığ buldum fakat bazı yerlerde de yazarın tavrını, dilini çok beğendim. Bence umut vadeden bir yazar. Çağdaş yazarlar bize hitap etmeseler bile bence desteklenmeliler. Çünkü edebiyatı daha ileriye taşıyacak olan onlar. Bu sebeple eleştirirken de yapıcı eleştirmekte fayda var.
Beni Öldürmeli Dövmeli Değil
Beni Öldürmeli Dövmeli DeğilMustafa Soyuer · Kutu Yayınları · 202246 okunma
“Tabakta portakalsın Sözümüz burada kalsın Ölürsem kabrime gel Toprağım kokun alsın” Tokat manisi
“Bu topraklarda kadın doğmak , yaşamadan ölmek değil mi zaten ?”
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.