Gorki'nin çocukluğum'la başlayıp ekmeğimi kazanırken'le devam eden ve Rus dilinde yazılmış en güzel otobiyografilerden biri olarak kabul edilen üçlemenin son kitabı.
15-16 yaşlarındaki üniversite okumak amacıyla kazan'a doğru yola çıkışı ile başlayan kitap Gorki'nin 1880'lerin ortalarından sonuna kadar olan bir dönemini kapsıyor. Roman sadece Gorki'nin hayatını değil aynı zamanda o dönemin Rusya'sının sosyoekonomik yaşamını ve köylülerin nasıl bir açmaz ve yokluk içinde olduklarını da etkili bir şekilde işliyor.
Maksim Gorki'nin Çocukluğum kitabı ile başlayan biyografi serisinin üçüncü ve son kitabı. Okuma ve öğrenme tutkusuyla dolmuş, ninesinden insan sevgisini öğrenmiş bir genç adamın, bütün uğraşlarına rağmen nasıl potansiyelinin altında bir hayat yaşamak zorunda bırakıldığını anlatıyor. Yaşadığı hayatın, önüne çıkardığı nice insanı ve hayatı izliyor ve kendine dersler çıkarıyor. Yeni insanlar, yeni hayat, yeni işler, vedalar, hüzün, umutsuzluklar ve yeniden yeşeren umutlarla dolu bir kitap. Çok severek okudum, ve üçüncü kitabı olmasından da mütevellit, yazarla bağ kurdum. Çok anlamlı hayat dersleri içeriyor. Sıradan bir biyografi değil. Bu seriyi herkese öneririm.
Fakat hayat üzerine kafa yoran ve birbirlerinin sözünü dinlemeden, her biri sadece kendi meselelerinden bahseden bu insanların yavaşça akıp giden konuşmalarını dinlemek daha da hüzün vericiydi.