Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Beyaz Yollar Mavi Deniz

Fikret Adil

Beyaz Yollar Mavi Deniz Sözleri ve Alıntıları

Beyaz Yollar Mavi Deniz sözleri ve alıntılarını, Beyaz Yollar Mavi Deniz kitap alıntılarını, Beyaz Yollar Mavi Deniz en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu dünya insanı sahiden deli ediyor. Bazen de insana aklın ve himmetin kapılarını aralıyor. Oradan içeri bir süzülebilsek!..
Sayfa 89 - SelKitabı okudu
"Yollar neden bitmez?Biz öyle zannederiz.Gideceğimiz yere varınca biter. Asıl mesele yola çıkabilmektir.
Sayfa 25
Reklam
Bu dünya insanı sahiden deli ediyor. Bazen de insana aklın kapılarını aralıyor.
Sayfa 89 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
haydi.. benimle gel
Bafa gölü, eski “Letmos” körfezidir. Zamanla “Malandros”un yani büyük Menderes’in sürüklediği toprakla dolan körfez,göl haline gelmiştir. Balık yumurtası meşhurdur. Gölden ve tabii servetinden bir tek aile faydalanır. Her nasılsa bu göl, o ailenin malı haline gelmiş. Hakikatte burası efsanenin malıdır.. Endimiyon efsanesinin. Greklerin “Selene” dedikleri ay, bir gece buradan geçerken Endimiyon adındaki güzel çobanı uyur görmüş,ona aşık olmuş. Bir an için göl kenarına inen Ay, çoban güzelini uyandırarak: “Haydi,” demiş “benimle gel.” Delikanlı, Bu güzel yerden ayrılmak istemediğini söylemiş .Ay ısrar etmiş: “Seni daha başka, daha güzel yerlere götürürüm,gel. Eğer benim durabilmem kabil olsaydı yanında ebediyen kalırdım.” Endimiyon:” “ buranın güzellikleri bana yeter, bırak beni diye ayak direyince, Ay kızmış: “ o halde seni ebediyen burada uyumaya mahkûm ediyorum.Her gece geçerken gelir seni görürüm.” Ayın acı kararının ne dereceye kadar tatbik ettiğini bilemiyoruz. Efsaneye göre, Rüyasız bir uykuya yatan Endimiyon, Ay ile ancak o geldiği vakit rüyada sevişirmiş. Bafa Gölü’ne Ay o zaman aksedermiş.
Sayfa 44 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
*yollara çıkalım
"Yollar neden bitmez? Biz öyle zannederiz. Gideceğimiz yere varınca biter. Asıl mesele yola çıkabilmektir."
Sayfa 25
"Tabiat, çocukluğunda eline kalemi almış da, kâğıt üzerine su yolu oynar gibi minyatür fiyordlar çizmiş gibi birbirini takip eden büklerde dolaşırken," boş gezenin boş kalfası" muamelesi edilen şairin büyüklüğünü burada bir kere daha anladım. Bizler, gündelik endişeler, ihtiraslar içinde uğraşır, koşuşurken, o, güzellikle meşguldü. Bizim göremediklerimizi, gözlerimizin önüne serili olduğu halde bakmadıklarımızı seyrediyor, onları vermek değil -bu imkânsız- onlardan bir parçayı bize tattırmak teşebbüsünde bulunuyordu. Rahmetli Orhan Veli'nin "Deli eder insanı bu dünya..." diye başlayan şiirini burada anladım ve onun ölümüne Altmışaltı Bük'te, kimseye göstermemeye çalışarak, ağladım. Bu dünya insanı sahiden deli ediyor. Bazen de insana aklın ve himmetin kapılarını aralıyor. Oradan içeri bir süzülebilsek!"
Sayfa 89
Reklam
"Halikarnas Balıkçısı'nı şimdi daha iyi anlıyorum. O, buraları, durmadan, hikâyeler ve kitaplar dolusu anlatmaya, güzelliklerini yaymaya çalışmıştı. Onu, teknenin pruvasına bağdaş kurup oturmuş, saçları havada, gözleri dalgın, bir erganun gibi inlerken kaç defa gördüm. Kendisine bir şey sorulduğu zaman, başka bir dünyadan gelirmiş gibi, bir an duruyor, sonra cevap veriyordu. Yıllardır şarkısını söylediği bu manzaralara, güzelliklere doyamadığı belliydi, biz bu kısa gezide onlardan ne kadarını içimize sindirebildik? Amma bu kadarı işte bizi bayram çocuğu hâline getirmeye yetiyordu."
Sayfa 88
"Bizde öyle mi ya? Örneğin, bütün bir kış konser salonlarını izleyin, kaç şairimize, romancımıza, ressamımıza rastlayacaksınız? İlk açılış günlerinde üç-beş ahbap görmek, bir iki kadeh içki içmek zevki de olmasa sergilerimizde kaç tiyatrocu, sinemacı, müzisyen göreceksiniz? Şairlerin, hikâyecilerin ve romancıların yazdıklarını da öteki sanatçılar pek okumaz... Bizde herkes, kendi dar çevresinde, kendisiyle aynı uğraşı sürdüren küçük yaratıklarla birlikte yaşayıp gider. Onun için de, sanatımız durmadan açık verir, birçok noktalarda da güdük kalır."
Sayfa 12 - Hüsamettin Bozok
Müslümanlıkta ağaç dikmek en büyük sevaplardan biridir.
Sayfa 66 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
"Sonra denizden, gökten, havadan, balıktan, çam ormanlarından, denizin içinde, yanlış okumadınız içinde kaynar su ve iyi su menbalarından, tarih eserlerinden, kalıntılardan, tabii manzaralardan, gün batımlarından, gün doğumlarından, yıldızlardan ve ihmallerden üç gece, dört gün sarhoş oldum."
Sayfa 87
Reklam
Sonra
Güneş, erguvani bir denize gömüldü, mor izler bıraktı. Bunlar gümüşi olmakta gecikmedi. Ayın on dördü doğuyordu. Teknede, kamaranın üstüne sırt üstü uzanmış, yıldızlara bakıyorum. Elimi uzatsam sanki tutacağım, hava o kadar berrak. Motorun temposuna uyarak, öylece, neler hayal ettim? Bir aralık sırtım ağrımıştı, yüzü koyun döndüm. Baktım, yıldızların üstüne çıkmışım. Başımı çevirdim, yıldızlar gökyüzünde. Hayır. Sanki boşlukta, yıldızlar arasında sefer ediyoruz.
"Batı dünyası, uygar ülkeler bu sorunu çoktan çözümlemiş görünüyorlar. Picasso Eluard'ın dostudur, Eluard Şarlo'nun, Şarlo Lifar'ın, Lifar Cocteau'nun, Cocteau Poulenc'in... Sartre Menuhin'in arkadaşı olmasa bile tanışıdır. Bu düşsel liste istenildiği karar uzatılabilir. Demek istediğim şu: Bir romancı bir ressamla, bir aktör bir heykeltraşla, bir müzikçi bir sinemacıyla sadece merhabalaşmakla kalmaz. Ortak çevreleri vardır, birbirlerinin uğraşlarıyla ilgilenirler. Birbirlerinden etkilenir ve yaratma eylemini öyle başarırlar."
Sayfa 12 - Hüsamettin Bozok
İzmir yolunda
Muhteşem, hazin, azametli ve mağmum Sibildağı, acaba tek başına olduğu için mü böyle?
"(..) Bunu Halikarnas Balıkçısı anlattı. Daha neler anlatmadı ki? Bilmiyorum. Amma kendisini tanıyanlar bilirler ki, onunla beraber olunca, insan bir ayaklı kütüphane ile gibidir. Her merak ettiğiniz şeyin cevabını lügatlardaki kuru hali ile değil, teşbih ve istiarelerle, cinas ve kinayelerle süslü olarak alırsınız. Ve bunu öyle tatlı bir eda, bazen hareketlerle anlatır ki, derhal benimsersiniz."
Sayfa 40
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.