Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitaplarını, Beyaz Zambaklar Ülkesinde sözleri ve alıntılarını, Beyaz Zambaklar Ülkesinde yazarlarını, Beyaz Zambaklar Ülkesinde yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İstediğiniz kadar mükemmel anayasalar yapın. Özgürlükler alanında da halka dilediğiniz kadar haklar tanıyınız. Sosyalizmin veya liberalizmin sihirli gücüne dilediğiniz kadar inanın. Eğer çocuklarınız gerektiği şekilde eğitim almazlarsa hayata bir hiç olarak atılırlarsa, yasalar ve bütün sosyal haklar var olmasına rağmen toplumsal hayat yine de sönük ve ruhsuz olacaktır.
Bu nesilden gelen memurlar bencil ve uyuşuk, devlet adamları ise politik madrabaz olurlar.
Politikacılar, çıkar peşinde koşar.
Okullar yeni neslin bilincini körelten ve kalbini karartan birer karanlık mağara olur.
"Hayattaki düzensizliklerin en büyük nedenlerinden biri şudur ki, herkes hayatında refaha kavuşmayı arzu eder, fakat hayatını terfi ettirmesini ve bizzat çalışma sonucunda hayatını daha iyi bir biçimde düzenleme ihtiyacını hissetmez."
Herkes hayattan bir şey almak ister ama ona bir şey vermek istemez. Çoğu kimse hayata menfaatçi, zorba ve asalak olarak atılır
Hayatın anlamını bu asalaklıkta ararlar. Böyle bir hayat anlayışı uzun yıllar boyunca acı içinde çocuklara aşılanır
Kimler aşılar?
Anne-baba!..
Bu büyük savaşta, yalnızca futbolcunun sağlam kollarına güvenirseniz uzağa gidemezsiniz. Topu kafayla çevirmek için sağlam kafatası gerekir, ama bilirsiniz ki en sağlam kafatası koyunda bulunur.
Her millet iktidar mevkiinin başına akıllı ve büyük ya da önemsiz sönük kişileri geçirir; milletlerin ruhsal seviyesi buradan anlaşılır.
Milletin bağrında birikmiş iyi bir şey var mı, yok mu? Birikiyor mu? Milletin iradesi, halkın vicdanı gelişiyor mu? Yoksa bunlar çürüyor, zehirleniyor mu? Hatta acıklı bir yaşam içinde çarçur mu ediliyor?
Her birimiz yaşam felsefesi ve çalışma tarzı burada karşımıza çıkıyor. Peki biz kendi ülkemizde ne yapıyoruz? Milletimizin kaderinde nasıl bir rol oynuyoruz?
Yakıcı cam denilen büyüteci, optikteki merceği ele alınız. O öyle bir biçimde yapılmıştır ki, içinden geçen Güneş'in dağınık, sıcak, paralel ışınlarını düzenli bir biçimde birbirine yaklaştırıp bir noktada toplar. Parlak bir nokta elde edilir, binlerce Güneş ışınının sıcaklığı bir odakta toplanır. Bu güçlü odak ağacı, kağıdı, samanı yakar; camı, taşı, demiri ısıtır.
Milletler açısından da her büyük adam bir büyüteç, yakıcı mercek gibidir. O kendi kişiliğinde milletinin en iyi güçlerini, bütün dehasını toplar; kendi milletinden, yabancı milletlerden milyonlarca ruhu bunlarla tutuşturur. Ama gökyüzü puslu ise, havada güneş ışınları yoksa, hiçbir yakıcı cam ve mercek bir kar taneciğini bile eritemez, bir damla suyu bile ısıtamaz.