Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Beyaz Zambaklar Ülkesinde

Grigory Petrov

Beyaz Zambaklar Ülkesinde Sözleri ve Alıntıları

Beyaz Zambaklar Ülkesinde sözleri ve alıntılarını, Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitap alıntılarını, Beyaz Zambaklar Ülkesinde en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Çocuklarınızın aklını ve ruhlarını kuş uçmaz kervan geçmez bir bozkıra dönüştürürseniz elinizde yabani otlarla, ısırganotlarıyla ve devedikenleriyle kalakalırsınız."
"İnsan hayatında görülen aşırı kargaşanın asıl sebeplerinden biri herkesin hayata iyi atılmak istemesi, ancak kimsenin hayat kurmak istememesidir."
Reklam
Yeryüzünün küçük ve acınası kurtçukları! Elinizden sadece sürünmek, titremek ve birilerinin ayaklarına kapanmak gelir. Korkunun yavrularısınız siz, dinden anladığınız da daimi korku, daimi titreme, daimi yakınma ve inleme, kendinizi küçük düşürecek kadar daimi bir yalvarma halidir. Yaradan'ın evlatları, eğer gerçekten cesaretli olsaydınız alnınızı yere düşürmek ve başınızı yere eğmek yerine hayatı yaratırdınız, büyütürdünüz, yukarıya tırmanırdınız.
Sayfa 18 - Sel
"...yeryüzündeki çoğu halk bu zamana kadar yamyamlığı atlatmış değil, sadece insanları yeni yöntemlerle yiyorlar."
"Din, insanın dünyayla, insanlarla ve topraktaki her bir otla kurduğu bir bağ hissidir. Böyle bir bağ yoksa ne devlet olabilir ne toplum ne aile ve ne de insan."
"Hayatın sıkıntılarından, kahrından ve velvelesinden herkes yakınıyor ama hayatı düzene sokmak, her şeyi daha iyi hale getirmek için hiç kimse bir şey yapmak istemiyor. Hepimiz bu hayatı köşeden seyreden izleyiciler gibiyiz, sanki her birimiz her şeyin ve herkesin yargıcı olmak üzere görevlendirilmişiz. Herkes büyük işler, büyük insanlar ve büyük mutluluklar peşinde, herkes bunlara susamış vaziyette ancak kendilerini ve çevrelerinde olan bitenleri sıradan bayağılıkların, kalın kafalılıkların ve beyhudeliklerin ötesine bir milimetre bile olsa geçirmeyi pek azı düşünüyor. İnsanlar, borçlarını ödememek için ellerinden geldiğince sıyrılmaya çalışan namert borçlulara benziyor."
Reklam
"Finlandiyalılar, " Asıl zenginliğimiz okullar." der. "Sizin Urallar'daki madenleriniz gibi , Sibirya'daki altın cevherleriniz gibi cevherlerimiz yok. Doğa, armağanlardan bize ihsan etmemiş. Bunları kendi enerjimizle telafi etmemiz gerekiyor. Vatandaşlarımızdan ellerinden gelen her şeyi yapmalarını talep etmemiz gerek. Fabrikalarda İngiliz çeliğine nasıl su veriyorlarsa, biz de gençliğimizi okullarda işliyoruz. Bataklıklar arasındaki kayalarımızın üzerindeki okullar sayesinde Rusya'nın geri kalan nüfusunun henüz yakınına bile erişemediği nispeten refah içindeki bir yaşam kurduk. Okullarımızı elimizden alırsanız mahvoluruz. Mayasız hamur gibi söneriz."
"Carlyle'a göre halk kitleleri, kendilerini işleyecek bir heykeltraş olmazsa kıpırtısız kalacak ölü kil yığınlarıdır."
"Aydın olmak, efendi kıyafeti giymek veya boyuna kolalı yakalar, kafaya da son moda şapkalar takmak demek değildir. Aydınlar sınıfı halkın beynidir. Eğitimimiz sayesinde iyi maaşlar alalım diye, akşam yemeklerimizi restoranlarda yiyelim diye, okuma kulübü denen yerlerde iskambil ve domino oynayalım diye okutmadı bu halk bizi. Böyle olsaydı, aydınlar sınıfına mensup olmazdınız, entelektüel bir küf olurdunuz. Halkın usunu, halkın iradesini ve enerjisini, halkın vicdanını uyandırmakla mükellefsiniz. Halk fikrini uyandırmakla. Köylülere, işçilere, toplumun en alt tabakalarına daha iyi nasıl yaşayabileceklerini ve nasıl iyi bir hayat kurabileceklerini öğretmekle sorumlusunuz..."
Her nasıl olurlarsa olsun, iyi kalpli de olsalar kötü kalpli de, kahraman da olsalar gaddar da, her daim kendi halklarının kanındandır yöneticiler. Halkın ruhunun yansımalarıdır. Kendi halklarının evlatlarıdır. Halk nasılsa, onlar da her daim öyledir. Bu yüzden, halkların hak ettikleri iktidarla ve yöneticilerle yönetildiği uzun zamandır söylenegelir.
Sayfa 11 - Sel
Reklam
Aydın olmak, efendi kıyafeti giymek ya da boyuna kolalı yakalar, kafaya da son moda şapkalar takmak demek değildir.
Halkın cahilliğine karşı gireceğimiz mücadelenin ağır yükünü kendi omuzlarımızda taşımakla mükellefiz.
Kapınızı kimin çaldığına bakmadan, onlara yapışkan bir sineğe muamele eder gibi muamele etmeden, imkanlarınız yettiği ölçüde her daim herkese cevap verin.
Gençlerinizde kabahat bulmayın, kendinizde kabahat bulun. Gençlik sizin yetiştirdiğiniz gibi yetişir.
Sayfa 65 - Sel Yayıncılık
Ömrünü uzun süre önce tamamlamış yönetim usullerini yeni nesil insanlara zora başvurarak benimsetmek mümkün değil.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.