Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Okumanın Bilimi ve Evrimi

Beyin Nasıl Okur?

Stanislas Dehaene

Beyin Nasıl Okur? Sözleri ve Alıntıları

Beyin Nasıl Okur? sözleri ve alıntılarını, Beyin Nasıl Okur? kitap alıntılarını, Beyin Nasıl Okur? en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
As bayrakları
Türkiye'de insanlar "taksi" çağırırlar. Bir yıllık zaman diliminde (1928-29) Latin harflerini kabul etmiş, yazımını kesin bir biçimde basitleştirmiş ve üç milyon insana okumayı öğretmiş olan bu ülke, yazım reformunun uygulanabilirliğine dair güzel bir örnek teşkil etmektedir.
Sayfa 55
Biyolojik organizmalar ilk bakışta belirli bir amaç doğrultusunda tasarlanmış gibi görünüyorsa bile daha yakın bir inceleme bu organizmaların kişinin her şeye kadir bir mimardan bekleyeceği mükemmellikten uzak olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Her türden kusur, evrimin akıllı bir yaratıcı tarafından yönlendirilmediğini, yaşam mücadelesinde rastgele yollara saptığını kanıtlamaktadır. Örneğin retinada kan damarları ve sinir hatları, ışık alıcılarının önünde konumlanarak gelen ışığı kısmen engellemekte ve bir kör nokta yaratmaktadır; bu açıkçası çok zayıf bir tasarım.
Sayfa 20
Reklam
Gördüğümüz şey, gördüğümüzü düşündüğümüz şeye bağlıdır.
Sayfa 75
Büyüleyici olansa okumayı öğrenme biçimlerimizdeki bu kocaman farklılıklara rağmen, yazılı bir sözcüğü okumak için hepimizin de beynin aynı bölgesine başvuruyor oluşumuzdur.
Sayfa 101
Okumanın basit ve zahmetsiz olduğu yanılgısı içinde bulunmamızın sebebi uzun yıllar süren pratikler sayesinde bu süreçlerin otomatik ve bilinçsiz hale gelmiş olmasıdır.
Özetleyecek olursak, gözlerimiz okuma eylemine çok fazla sınırlama getirmektedir. Görsel algılayıcılarımızın yapısı bizi bir sayfayı tararken saniyenin her onda iki veya üçlük kısmında gözlerimizi sayfa üzerinde oyalamaya zorlamaktadır. Okuma, bir metnin bir enstantaneler dizisi boyunca zihinsel olarak kelime kelime onarılmasından başka bir şey değildir. Her ne kadar "o", "bu", "şu" gibi küçük gramatik sözcükler kimi zaman atlanabilse de isimler veya fiiller gibi içerik sözcüklerinin neredeyse tamamı üzerinde sabitlenme en az bir kere gerçekleşmelidir.
Sayfa 34
Reklam
Yazılı sayfaya anlam katan, okuyucudur; aksi halde ölü bir harf olarak kalacak şeye hayat veren de onun "ehil gözü"dür.
Sayfa 74 - Alberto ManguelKitabı okudu
"Gördüğümüz şey, gördüğümüzü düşündüğümüz şeye bağlıdır. ''
Sayfa 75 - alfaKitabı okuyacak
Çekilmişim şu çölün sükunetine Az ve öz birkaç kitap benimle Merhumlarla söyleşip, yaşayıp gidiyorum Ve ölüleri dinliyorum gözlerimle. -Francisco de Quevedo
Sayfa 15
Çekilmişim şu çölün sükunetine Az ve öz birkaç kitap benimle Merhumlarla söyleşip, yaşayıp gidiyorum Ve ölüleri dinliyorum gözlerimle.
Sayfa 15 - Alfa BilimKitabı okudu
Reklam
Bilim
Görsel kesinlik merkezde idealdir ve dış kenarları doğru yumuşak geçişlerle azalmaktadır. Bizler önümüzdeki sahne sanki homojen piksel dizilimine sahip dijital bir kamerayla çekilmiş gibi onun tamamını aynı sabit netlikte gördüğümüz yanılgısına sahibiz. Ancak kameranın aksine göz algılayıcımız yalnızca bakışlarımızın konduğu kesin noktayı isabetli olarak algılamaktadır. Etraftaki nesneler artan bir belirsizlikteki bulanıklıkla kaybolmuştur.
Okuma paradoksu genlerimizin bizim okumamızı sağ­lamak için evrimleşmediği şeklindeki su götürmez hakikati ifade etmektedir. Bu muamma karşısındaki muhakemem ol­dukça basit. Eğer beyin okumak için evrimleşmediyse bunun tam tersi geçerlidir: yazı sistemleri, beynimizin sınırlamaları içerisinde evrimleşmiş olmalıdır.
Bilim
Sahip olduğumuz harflerin şekillerini kendimiz icat etmedik: bu şekiller beyinlerimizde milyonlarca yıldır yatıyordu ve türümüz yazıyı ve alfabeyi icat ettiğinde biz bu şekilleri yalnızca yeniden keşfettik.
İnsan yazı sistemlerinin görü­nüşteki çeşitliliğinin arkasında insan doğasının sınırlarını bir filigran gibi ortaya çıkaracak bir dizi çekirdek evrensel nöron mekanizması yatmaktadır.
insan beyninin mimarisi güçlü genetik sınırlamalara itaat etmektedir
kültürel göreliliğe radikal biçim­ de karşı duran ve okuma paradoksunu çözme yetisine sahip yeni bir nörokültürel etkileşimler kuramı öneriyorum. Buna "nöron geri dönüşümü" hipotezi diyorum. Bu görüşe göre insan beyninin mimarisi güçlü genetik sınırlamalara itaat etmektedir, ama kimi devreler çeşitlilikle baş edebilmek için evrimleşmiştir. Ör n eğin görsel sistemimizin bir kısmı fi zik­ sel bağlantıya sahip değildir, ama çevredeki değişikliklere açık kalmaktadır. Aksi halde iyi yapılandırılmış olabilecek bir beynin içinde görsel esneklik antik yazıcılara okumayı icat etme fırsatını vermiştir.
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.