İnsan Zihninin Gizemlerine Doğru

Beyindeki Hayaletler

V. S. Ramachandran

Beyindeki Hayaletler Sözleri ve Alıntıları

Beyindeki Hayaletler sözleri ve alıntılarını, Beyindeki Hayaletler kitap alıntılarını, Beyindeki Hayaletler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Benim bu fenomenle ilgili en gözde örneğim orta kulağımızdaki üç küçük kemiktir: çekiç, örs, özengi. Şimdi işitme için kullanılan bu üç kemikten ikisi (çekiç ve örs) aslında bizim sürüngen atalarımızın alt çenesinin parçasıydı ve çiğneme için kullanılıyordu. Sürüngenler büyük avlarını yutabilmek için esnek, çok parçalı ve çok menteşeli çenelere ihtiyaç duyarken; memeliler ise kabuklu yemişleri kırmak ve tahıllar gibi sert maddeleri çiğnemek için yekpare ve güçlü bir kemiği tercih ettiler. Sürüngenler, memeli olarak evrimleştiğinde çene kemiklerinden ikisi orta kulak içine atandı ve sesleri yükseltmek için kullanıldı (çünkü ilk memeliler geceleri faaldi ve hayatta kalmaları büyük oranda işitmelerine bağlıydı). Bu öylesine kendine mahsus ve tuhaf bir çözüm ki, karşılaştırmalı anatomi bilmeyip ara fosil örnekleri keşfetmeden, sadece organizmanın işlevsel gereksinimlerini düşünerek asla ulaşamayacağınız bir sonuç. Ultra-Darvinci görüşün aksine, tersine mühendislik basit bir nedenden ötürü her zaman işe yaramaz: Tanrı bir mühendis değildir, o bir oyunbozandır.
Sayfa 249 - Boğaziçi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Gülmenin muhteşem bilimsel açıklaması
Şimdi gülmede bu ne olabilir? Benim düşüncem, gülmenin ana amacının sosyal grup içinde diğer bireylerin (çoğunlukla akrabaların) ikaz edilmesini sağlaması, yani saptanan anormalliğin önemsiz olup endişelenecek bir şey olmadığı mesajı vermesidir. Gülen birey ortada bir yanlış alarm olduğunu keşfettiğini duyurur; siz geri kalan arkadaşlar, sahte bir tehdit için değerli enerji ve kaynaklarınızı harcamanıza gerek yok. Bu aynı zamanda gülmenin neden bu kadar bulaşıcı olduğunu da açıklıyor, çünkü bu tür bir sinyal sosyal grup içinde yayılarak çoğaltılabilir.
Sayfa 242 - Boğaziçi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Nöroloji okurken de gülebiliriz
Üçüncü çıktı, sıklıkla "dört F" kısaltmasıyla hatırlanan -savaşma [fighting], sıvışma [fleeing], beslenme [feeding] ve cinsel davranış [s͟e͟x͟u͟a͟l͟ ͟b͟e͟h͟a͟v͟i͟o͟r͟] - asıl davranışları güdüler. 4F demiş ama dördüncüyü es geçmiş, okumuş adam f…ing diyememiş
Sayfa 209 - Boğaziçi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Genel Kültür
Limbik sistem girdilerini tüm duyusal sistemlerden -görme, dokunma, işitme, tat ve koku- alır. Koku duyusu doğrudan limbik sisteme bağlıdır ve dümdüz amigdalaya (limbik sisteme giriş kapısı görevi gören badem şeklinde bir yapı) gider. Aşağı memelilerde kokunun duygular, bölge sahiplenme davranışları, saldırganlık ve cinsellikle yakından ilişkili olduğu düşünüldüğünde, bu neredeyse hiç şaşırtıcı değildir.
Sayfa 209 - Boğaziçi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Arka sıradan size doğru bir tuğla fırlatsam ve tuğlanın size doğru geldiğini aynadan görseydiniz ne olurdu? Başınızı öne doğru eğerek savuşturur muydunuz (yapmanız beklendiği gibi) veya aynada giderek büyüyen görüntüye aldanarak başınızı geriye doğru mu eğerdiniz? Belki de ayna yansımasının zihinde düzeltilmesi, gerçek nesnenin nerede olduğu sonucunun çıkarılması, temporal loblardaki "ne" patikasında (nesne patikasında) gerçekleşirken, atılan nesneden başı eğerek sıyrılma işi parietal lobda bulunan "nasıl" patikasında (üç boyutlu akış) olmaktadır. Öyleyse, şaşırıp başınızı yanlış tarafa eğebilirsiniz - çünkü başını eğen zombinizdir!
Sayfa 146 - Boğaziçi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Herhangi birimiz, bir nesneyle karşılaştığında, görme sistemi sabit sorgulama sürecine başlar. Parça parça bulgular toplanır ve yüksek merkezler "Himm, belki de bu bir hayvan," der. Beynimiz o durumda bir dizi görsel soru sorar: Bir memeli mi? Bir kedi mi? Ne tür bir kedi? Evcil mi, vahşi mi? Büyük mü küçük mü? Siyah veya beyaz mı, yoksa tekir mi? Yüksek görme merkezleri "en uygun" yanıtları, birincil görsel korteks de dahil olmak üzere tekrar aşağı görme merkezlerine gönderir. Bu şekilde, zayıflatılmış görüntü üzerinde giderek çalışılır ve rafine hale getirilir (yeri gelince küçük eksikler "tamamlanır"). Bu yoğun ileri ve geribildirim iletilerinin, bizi gerçeğin en yakın kestirime götüren ardışık tekrarları iletim işinde olduğunu düşünüyorum.Savı kasten abartmak için şöyle söyleyebiliriz: Belki de sürekli sanrı içindeyiz ve algı dediğimiz şey mevcut duyusal girdiye en iyi uyan sanrının belirlenmesidir. Fakat Charles Bonnet sendromunda olduğu gibi, beyin destekleyici görsel uyaranları almazsa, kendi gerçeğini yaratmakta özgürdür. Görünen o ki, James Thurber'ın gayet farkında olduğu gibi, beynin yaratıcılığının sınırı yoktur.
Sayfa 138 - Boğaziçi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
260 öğeden 311 ile 260 arasındakiler gösteriliyor.