Hepimiz doğduğumuz günden beri çevremizin, ailemizin, içinde bulunduğumuz toplumun öncelikleri ve beklentileriyle şekilleniyor ve ne yazık ki çoğumuz ömrümüzü mükemmelliğe, kusursuzluğa ve hatasızlığa adıyoruz. Kırılmak, dağılmak bazen de ufak bir darbe ile parçalanmak hayat içerisinde bize dışarıdan bakanların gözünde bir kusur olarak görünebilir. Bu noktada unutmamamız gereken bir gerçek var ki kusurlar ve bize yaşattığı deneyimler, aydınlanma yolunda en önemli fırsatımız da olabilir.
İşte ben de aynı bu sanatın arkasındaki felsefedeki gibi davranmaya çalışıyorum. Mükemmelin peşinde yorucu bir çaba içinde olmak yerine, öğrenmenin, keşfetmenin ve değişebilmenin keyfini yakalamaya çalışıyorum. Yeni halimle -yeni hayatımla çok güzelim hatta eskisinden de yeniyim ve mükemmelim demiyorum. Evet kabul ediyorum, planladığım hayattan farklı bir patikaya saptım belki de yolda kırıldım ama bu kırıkları gizlemek yerine ortaya çıkarmaya çalışıyorum çünkü gizledikçe üzerimdeki yükü artıyor.
Sonuç olarak, birkaç yıl önce elimdeki vazo kırıldı ama ben aynı Kintsugi sanatındaki gibi kırılan parçaları altınla birleştirdim. Artık dışarıdan bakıldığında bana göre yaşanmışlıklarım başkalarına göre ise kusurlarım rahatlıkla görünüyor olabilir.
Ama biliyorum ki Mevlana’nın da dediği gibi “Aldığın yara, ışığın sana akacağı yerdir.”
Ben bu kitabı yazarken içimdeki kaynağı buldum bu yüzden şu anki ben olmamı sağlayan herkese, her deneyime, her kusura sonsuz teşekkürlerimle… Bu arada kitapta sadece anılarım, yaşadıklarım ve öneriler yok her bölümün sonunda o bölümdeki ruh halime ve yaşadıklarıma uygun tamamen doğal ürünlerle hazırlanmış çok lezzetli tarifler de bulacaksınız. Neler mi var? O da içerideki sayfalarda saklı…
