Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Beynimizle Ne Yapmalıyız?

Catherine Malabou

Beynimizle Ne Yapmalıyız? Gönderileri

Beynimizle Ne Yapmalıyız? kitaplarını, Beynimizle Ne Yapmalıyız? sözleri ve alıntılarını, Beynimizle Ne Yapmalıyız? yazarlarını, Beynimizle Ne Yapmalıyız? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sömürüye karşı mücadele edilmeyişinin nedeni, mücadelenin biçim değiştirmesi ya da artık bir patron, mülk sahibi ya da babayla çatışmanın olanaksızlığı değildir. "Beynimizle ne yapmalıyız?” diye sormak, her şeyden önce, esnekliğin zaferini kutlamakla yetinen, başlarını tebessümle eğmekten daha büyük bir meziyeti olmayan itaatkar bireyleri kutsayan ve ızdırap kaynağı olan iktisadi, siyasal ve medyatik kültüre hayır diyebilmektir.
Sayfa 102 - PdfKitabı okudu
Sanki gözlerimizin önünde, felsefi özkurulum sorununun (biçimin dağılışı ile etkisi arasında) bir tür karikatürü var. Böyle bir dünyada, bu karikatürü çoğaltmakla yetinmenin karşısında durmadıkça ya da onun karşıt-modelini inşa etmedikçe, kimliği şekillendirmenin hiçbir anlamı olmaz. Beynimizle yapmamız gereken şey, dünyanın karikatürünü çoğaltmaya bir son vermektir. Akışların, aktarımların ve değiş tokuşların isteklerine göre kendimizi değiştirme yetisi ile benliğin sürekli kontrolünü terkip eden esnek bireyler olmayı, patlama korkusu nedeniyle elimizin tersiyle itmemeliyiz. Akışları iptal etmeye, özkontrol gardını düşürmeye ve zaman zaman patlamaya razı olmak: Beynimizle yapmamız gereken şey budur.
Sayfa 101 - PdfKitabı okudu
Reklam
Cyrulnik, Çavuşevski döneminin menfur kurumlarının travmatik cehenneminden sağ çıkmış Romen yetimler üzerine kaleme aldığı yazısında der ki, "erken dönemde duygulanım ve ... sosyal temsil yoksunluğundan dolayı beyinlerinde kalan izler... Romen yetimleri alt sosyal tabakalara mahkum etti. Fakat koruyucu ailelerin yanına yerleştirildikleri dönemde, beyin görüntülemesi aracılığıyla ventrikül- lerde ve kortekslerde görülen genişleme bize 'beyinsel izler onarılabilir' dedirtir." İzler anlamlarını değiştirebilirler.
Sayfa 99 - PdfKitabı okudu
Beyin bizim yapıtımız ve biz bunu bilmiyoruz. Beyin, değişikliklerin değişikliklerinden, “yeniden temsiller”den kurulur ve biz bunu bilmiyoruz. Beyin, canlılığını plastikiyetin aralıksız değişimine (ki bu aynı zamanda bizatihi değişimin de plastikiyeti demektir) borçludur ve biz bunu bilmiyoruz. Nörobiyolog ve bilişsel bilimciler yalnızca
Sayfa 90 - PdfKitabı okudu
"İlk-benlik” veya “ilksel benlik” der Damasio, "bedeni devamlı ve bilinçsiz bir şekilde sağkalımın gerektirdiği dar aralıkta ve göreli bir istikrarda tutan beyin aygıtları topluluğudur. Bu aygıtlar sürekli olarak, yaşayan bedenin durumunu pek çok boyutuyla bilinçsiz bir şekilde temsil eder." Dolayısıyla ilk-benlik, öncelikle organizmanın kendi organik temsilinin bir biçimidir ki bu temsil organizmanın bütünlüğünü sürdürür: “Söz konusu beyin olduğunda, organizma ……. ilk-benlik tarafından temsil ... edilir. Organizmanın kilit unsurları ... ilk-benlikte haizdir: iç ortamın durumu, iç organlar, vestibüler sistem ve kas-iskelet sisteminin yapısı.' "Kendini kendine temsil eden bu zemin, yaşamın esas koşuludur. Onsuz ne sağkalım ne de bilinç mümkündür. Aslında ilk-benlikteki bilinçsiz süreçler, bilincin esas koşullarıdır: “İlk-benlik, bilincin bilinçli ana ka- rakterleri olarak zihnimizde ortaya çıkan benlik düzeylerinin (çekirdek benlik ve otobiyografik benlik) bilinçsiz selefidir.” Bu nedenle ilk-benlik, kendisinden benlik duyumunun (çekirdek benlik, “çekirdek bilinç” veya "ben" [je]) ve öznenin hem zamansal hem de tarihsel sürekliliğinin (otobiyografik benlik, “bir bireyin biyografisinin değişmez yönleri") geliştirilebileceği “bilinçöncesi biyolojik öncel"idir.
Sayfa 84 - PdfKitabı okudu
Neden beyin plastikiyetinin analizi bizi zorunlu olarak bu benliğin varoluşunu kabule götürüyor? Nöronal düzenlenişler temelinde bir kişisel özdeşlik belirlemek ve böylece, beyni öznelliğin ilk ve en temel biçimi olarak görmek ne derece mümkündür? Tüm bu sorulara verilecek yanıtlar oldukça basittir: “Benim kişilik kavramım” der LeDoux, “çok basit:
Sayfa 83 - 84 - PdfKitabı okudu
Reklam
Deleuze, “beyin, modern dünyâ için yeterlidir” der.
Sayfa 67 - PdfKitabı okudu
Sibernetik metaforun da vadesi dolmuştur. Jeannerod'nun La nature de l'esprit [Zihnin Doğası) adlı kitabının alt başlıklarından biri, “Beyin ve Bilgisayar Arasındaki Karşılaştırma Uygun Değildir” şeklindedir. Bu karşılaştırma ellilere aittir ve seksenlerin sonuna dek hüküm sürerek Yapay Zeka araştırmalarının hatırı sayılır bir ilerleme kaydetme- sini sağlamıştır. Hiç süphesiz, beynin ve bilgisayarın ortak karakteri, program fikridir: Bu durumda beyin merkezi bir programlama işlevine sahip olacaktır. Çok basitçe, sibernetik alan ile beyin alanı arasındaki benzeşim, düşünmenin hesaplama ve hesaplamanın da programlama olduğu görüşüne dayanıyor. Sonunda hem bilgisayar hem de beyin, “düşünen makineler" yani simgeleri işleme özelliğiyle donatılmış fiziksel-matematiksel yapılar olacaktır. Beynin işleyişindeki plastikiyetin keşfi böyle bir karşılaştırmayı tartışılır kıldı. Plastikiyet, mekanik paradigmanın beyin işlevi hakkında düşünmek için kısmen zaruri bir paradigma, analitik yahut açıklayıcı değerini değil, alışkanlık sonucu bilgisayar ve programlarıyla ilişkilendirilen merkezi işlevini geçersiz kılar. Kontrol merkezinin sertliğine, sabitliğine, anonimliğine karşı doğaçlama, yaratma ve şans için belli bir alan tanıyan bir eğilirbükülürlük modeli söz konusudur. Jeannerod'nun da dediği gibi, "sinir sisteminin etkinliklerini bir simgeler dizisinden ziyade, çokboyutlu bir harita taslağı daha iyi temsil eder." Merkezin temsili şebekenin içine çöküyor.
Sayfa 63 - PdfKitabı okudu
Sinapslar, etkililiklerinin pekiştirildiğini ya da zayıfladığını bir deneyim işlevi olarak anlayabilirler; bu olgu şu anlama gelir: Anatomi bakımından tüm insan beyinleri birbirine benzese de, tarihleri bakımından herhangi iki beyin özdeş olamaz. Öğrenme ve bellek fenomenleri bunun doğrudan göstergesidir. Tekrarın ve alışmanın rolü önemlidir ve bu, bir sinir devresinin yanıtının hiçbir zaman sabit olmadığına işaret eder. Dolayısıyla özgürlük ve özerklik durumunda plastikiyet, sanatçılık ve eğitmenlik işlevlerini yontuculuğuna ekler. Bu anlamda sinapsların beynin gelecekteki stokları olduğunu ileri sürmek mümkündür. Hareketsiz değildirler ve sinirsel bilginin basit ileticileri olmayıp, aksine, tam da bu bilgiyi biçimlendirme ve yeniden biçimlendirme gücüne sahiptirler. Jeannarod der ki, "Sinapsların etkililiğini üzerlerinden geçen bilgi akışı değiştirir: Çocukluğumuzda ve yaşamımız boyunca her birimiz dış çevrelerimizden gelen etkilerin benzersiz düzenlenişine tabiyizdir ve bu, beynin şebekelerinin biçiminde ve işleyişinde yankılanır.”
Sayfa 53 - PdfKitabı okudu
Bireysel deneyimlerimiz, yeteneklerimiz ve yaşam alışkanlıklarımız veya genel olarak, varoluşun etki gücü sayesinde gerçekleşebilen nöronal bağlantıların modellenmesi üzerinde biraz duralım. Bu anlamda düşünüldüğünde beyin plastikiyetinin, bellek tarafından şekillendi- rilme imkanına ve tarihi biçimlendirme yetisine tam karşılık geldiğini görebiliyoruz. Merkezi sinir sisteminin değişim gücü özellikle gelişim aşamasında belirginken; öğrenmenin, yeni beceriler ve anılar kazanma yetisinin hayat boyu sürdürüldüğünü kesin olarak biliyoruz. Ayrıca bu durum bir bireyden diğerine farklı bir şekilde gerçekleşir. Her birinin kendi biçimini alma ve yaratma yetisi, önceden tesis edilmiş herhangi bir biçime bağlı değildir; asli model veya standart, bir bakıma, tedricen silinir. Sinaptik etkililik tam anlamıyla bireysel deneyimin etkisi altında artar veya azalır. "İlişki, irtibat” anlamındaki Yunanca sunapsis'ten gelen sinaps, iki nöron arasındaki temas veya bağlantı bölgesidir. Si- nir dokusunun temel bir birimi olan nöron üç bölüme ayrılabilir: Hücre gövdesi ile onun uzantıları olan akson ve dendritler. İki nöron arasındaki bağlantılar olan sinapslar bu uzantılar sayesinde kurulur. Hücre gövdesiyle birlikte dendritler, nöronun sinaps-sonrası kısmını oluşturur (burası, "yukarı akım” nöronlardan gelen bağlantıların bulunduğu yerdir). Akson, nöronun sinaps-öncesi kısmını oluşturur ve uç noktaları da öteki "aşağı akım" nöronlarla temas halindedir.
Sayfa 38 - PdfKitabı okudu
Reklam
Etimolojisine bakılırsa -Yunanca plassein'den, “kalıplamak” anlamında– plastikiyetin iki temel karşılığı vardır: Aynı anda hem biçim alma (örneğin, kil "plastik"tir) hem de biçim verme (plastik sanatta veya plastik cerrahideki gibi) yetisi anlamına gelir. Bu nedenle beynin plastikiyeti hakkında konuşmak, beyni aynı anda hem değiştirilebilir hem biçimlenebilir hem de biçimlendirici bir şey olarak düşünmek demektir. İlerleyen bölümlerde de göreceğimiz üzere, beyin plastikiyeti üç seviyede işler: (1) nöronal bağlantıların modellenmesi (embriyo ve çocuktaki gelişimsel plastikiyet); (2) nöronal bağlantıların değiştirilmesi (yaşam boyu süren, sinaptik modülasyonların plastikiyeti); ve (3) tamir etme yetisi (hasar-sonrası plastikiyet). "Sinir sisteminde plastikiyet; yapı ya da işlevde gelişimin, deneyimin veya hasarın neden olduğu bir değişim anlamına gelir." Ancak plastikiyetin, aynı zamanda, kazandığı veya yarattığı nihai biçimi yok etme yetisi olduğu da belirtilmelidir. Unutulmamalıdır ki plastiquage ve plastiquer kelimelerinin kendisinden türetildiği plastic, nitrogliserin ile nitroselülozdan yapılan ve şiddetli patlamalara neden olabilen patlayıcı bir maddedir. Bu nedenle, plastikiyetin iki uç arasında konumlandırıldığına dikkat etmeliyiz: Bir tarafta biçim almanın duyumsanan imgesi (yontu veya plastik nesneler), diğer taraftaysa tüm biçimin yok edilişi (patlama). Dolayısıyla plastikiyet kelimesinin anlamı, patlama denilen tutuşma ile yontusal kalıplama arasında ortaya çıkar.
Sayfa 37 - PdfKitabı okudu
Nöron topluluğu nedir? Nöronlar kendi aralarında nasıl ateşlenirler? Bilindiği gibi nöronlar bir araya gelir ve “yangın” çıkarırlar. Nitekim Anglosakson dünyada "neurons that fire together wire together" [birlikte ateşlenen nöronlar birlikte bağlantı kurar] derler. Enerji gücü yüksek olsa da barışçıl bir yangındır bu, beyni bir “global çalışma alanı” [global working space] olarak tanımlamamızı sağlar. Beynin bütün bölgeleri mevcut etkinliğe katılarak birlikte çalışır ve lokalize alanlar fikri bir süre için ortadan kalkar. Beyin bir topluluktur artık, sınırlar veya duvarlarla bölünmüş bir arazi değil. Beynimizle Ne Yapmalıyız? kitabımı yazarken de göstermeye çalıştığım gibi topluluk, bireylerin tekilliklerini yitirdiği, kolektif kurallara boyun eğdiği, ekonomik veya ideolojik buyruklara itaat ettiği bir alan değildir. Esnekliğin aksine plastikiyet, biçimin bozulmasına direnmeyi, bir tahammül eşiğini, reddetme kudretini ve patlamayı içerir. Bir araya toplanmaya evet, birlikte ateşlenmeye evet, ama asla kişiliğini yitirmek veya yabancılaşmak pahasına değil.
Sayfa 25 - PdfKitabı okudu
Beynin işleyişi hakkında yapılan devrim niteliğindeki en yeni nörobilim keşifleri, beynin plastikiyetini ön plana koyarken öznelliğimizin yeni bir boyutunu mu tanımlıyor, yoksa yalnızca onu silmekle yetinerek bizleri birer makineye değilse bile en azından birer hayalete mi indirgiyor? Zihinsel yaşantıları nöronlar, akışlar, devreler, irtibatlar
Sayfa 24 - PdfKitabı okudu
Eğer beyinlerimizin yalnızca yerimizi daha iyi değiştirmemizi, daha iyi hissetmemizi, daha iyi itaat etmemizi sağladığı doğruysa, görünen o ki nöronal devrim bizler için hiçbir devrim yaratmadı. Dolayısıyla nöronal ile ruhsalın sentezi, görevini yerine getirmiyor: Ne daha özgürüz ne daha zekiyiz ne de daha mutluyuz. "Bugün birey," der Ehrenberg, "ne hastadır ne de iyileşmiştir. Çoklu bakım programlarına kayıtlıdır. Peki bu şekilde "müzmin sağlıklı olmaya devam etmek istiyor muyuz?
Antonioni'nin sineması üzerine Deleuze der ki: "Antonioni, imkanına derinden 'inandığı' modern dünyayı eleştirmez: Dünyada modern bir beyin ile tükenmiş bir bedenin bir arada varolmasını eleştirir. Bugün aynı şekilde, "modern bir beyin ile tükenmiş bir kimliğin bir arada varolması durumunu yaşadığımızı söyleyebiliriz. Nörobilimlerin tüm etkileyici keşifleri bizler için sahibine ulaşamayan bir mektup gibidir; yeni imkanları, yaşamanın ve neden ifade etmekten çekinelim ki?-mutlu olmanın yeni yollarım serbestleştirmedikleri için eski beyin temsillerimizi (örneğin makine-beyin) ortadan kaldırmayı başaramıyorlar. Nöronal özgürleşmenin bizi özgürleştirmediğini kabul etmeliyiz.
75 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.