Yoksa siz hiç gecenin üç buçuğunda inceleme yazmadınız mı?
Ayıp denen bir şey var hanımefendi!
Saat iki buçuktan beri okuyorum fakat bilgisayarın başına oturup alıntı yazmaya üşendiğim için sanki bir kaç dakikada okumuşum gibi gözüküyor olabilir.
Dergi, "Sadece 64 sayfada ne bulabilirsin ki?" diyenlere inat o kadar güzel hazırlanmış ki...
Biliyorum Ağustos sayısını okumam garip fakat evde bir saatte okunup bitirilebilecek bir kitap olarak bana Eylül'de alınan ama verilmeyi unutulan bu dergiyi buldum ve okudum.
Mars'a gönderilen o aracın ineceğini bilmeden okusaydım keşke çünkü bu tür konulara karşı hep bir heyecanım vardır, gene de "Ah, o araç zaten indi" diyerek okumak da fena değildi.
Sonra ufak bir çizgi roman bölümümüz var, oldukça eğlenceli.
Hayvanların avlanma yöntemlerini okurken ağzım o kadar da fazla açılmadı, zaten pek bilinmeyen şeyler değildi fakat bulmacayla çözdüğümüz avlanma yöntemi, oldukça şaşırtıcı...
Birazcık ilerleyip en beğendiğim kısma geçmek istiyorum çünkü domates salatalık doğramalıyım.
Doğa olaylardan bahsedilen kısım en sevdiğim kısım oldu, zaten kendimi bildim bileli böyle felaketlere (Yangın, deprem, sel vb) ilgim fazlasıyla vardı.
Bu kısmı aşırı fazla sevdim ve okurken çok eğlendim.
Her kitabı/dergiyi övüyorum, biraz da kusursuzlaştırmak yerine doğru konuşalım.
Bence özellikle bu sayıda aşırı derecede fazla etkinlik, bulmaca vardı, tekrar ediyorum, BENCE.
Daha çok okumak, daha çok bilgi edinmek isterdim açıkçası ;)
