Bir Görünmezin Portresi kitaplarını, Bir Görünmezin Portresi sözleri ve alıntılarını, Bir Görünmezin Portresi yazarlarını, Bir Görünmezin Portresi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Edebiyat piyasasını düşün. Artık kimse çaba harcamak istemiyor. Hayatın ve kitapların kolay anlaşılır görünmesi şart…”
“Hiçbir şey kolay anlaşılır değildir. Yalan kolay anlaşılır.”
-Sen bir sanatçıydın, bir yazardın. Yaşadığın hayatı bir yandan da gözlemliyordun; aynı anda hem eylemde bulunan, hem de yargılayan olmanın içinde açtığı yaranın acısıyla…
Bazen öyle sıkıntılar ve kötü ruh halleri oluyordu ki, onların içindeyken yaşamaya devam etme düşüncesi ölüm ve kurtuluş düşüncesinden daha katlanılmazdı.
İnsan başlı başına kendinde olan şeylerden oluşur ve aynı zamanda oluşmaz. Bir otobiyografi yazacaksam; adımdan, işimden, ailemden ve gittiğim okullardan mı bahsetmeliyim? Beni ben yapan şeyler bunlar mı, değil. “Beni ben yapan şey, nasıl ve kimi sevdiğimdir.” Kitap tam olarak Hans’ın hayatının merkezine aldığı adamın hayatını, vicdanına sığdığı kadarıyla anlatan bir “oto”biyografi!
Takdir edilesi çünkü kimse bence bu kadar “ben”den uzaklaşmamıştır, bu uzaklaşma nedeniyle de kitabın adının “Bir Görünmezin Portresi” olduğunu sanıyorum.
Bu kadar sevmek, ancak bu kadar duyguluysanız yapılabilecek bir şey!
İçerisinde bu kadar kendimi bulduğum, kendi hayatımın iniş çıkışlarını yaşarken bana cümleleriyle yardımcı olan başka bir kitap daha hatırlamıyorum.
9 puan vermemin sebebi ise okurken arada bir beni kaçırması... Bir biyografi, bir insan hayatı her şeyi içerdiği gibi, bu kitap da her şeyi barındırdığı için bazı konularda -özellikle müzik- beni çekmedi, bazı yerlerde aynı konular hakim olabildiğim için beni canlandırdı.
Okuyunuz derim...
“Erkek, rol yapmaya zorlandı, diye düşündüm tekrar, neredeyse öfkeyle; kadın ona ilgiyle bakarken o, jestler yapıyor. Aslında kadın, daha iyi bir oyuncu... Erkek onun kendi duyguları üzerindeki etkisini, bir boğa güreşini canlandırırmış gibi jestler ve sözlerle anlatıyor. Kadına onun içinde uyandırdığı duyguları canlandırıyor, belki de onu baştan çıkarmak, etkilemek, üzerine çekmek, ona gücünü zorla kabul ettirmek istiyor; ama kadın kısa bir süre, adeta bir içkililik zaman boyunca, adam konuştuğu sürece kıyıda denizkızı gibi dursa da ve erkeği onu anladığına inandırsa da, nehirde kalıyor. Kadın sadece dinledi ve erkek, onun kendisiyle konuştuğunu sandı.
Kadının gerçek konuşması -bunu hissediyordum, bunu daima yanlış yorumlamıştım-, dinleyişiydi.”