Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bir Kum Yöresi Almanağı

Aldo Leopold

Bir Kum Yöresi Almanağı Gönderileri

Bir Kum Yöresi Almanağı kitaplarını, Bir Kum Yöresi Almanağı sözleri ve alıntılarını, Bir Kum Yöresi Almanağı yazarlarını, Bir Kum Yöresi Almanağı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Güzellik bilimi, doğa bilimlerinin ta karanlık çağlardan kal­mış bir dalıdır. En iyi fizikçiler dahi onun denklemlerini henüz çö­zemedi.
260 syf.
·
Puan vermedi
Doğayı duyumsayarak sevmenin felsefesi... Adını Sargun Ali Tont hocadan duydum ve yaptıklarından eainlendim. Humboldt gibi dilimize çevrilmesini özlemle bekledim. Carson ve Thoreau ile aynı kültürel aileden. Şadi Yazgan ve yaban hayat korumacı avcı kızı da... Ümit Özdağ hoca, çeviriyi yapan belki de en doğru kişiydi. Üniversite yayını iken erişilmesi zordu ama İş bankası yayınlarının özel serisinden çıkması takdire değer bir hizmet. Bize de okumak, sindirdiğimizi hayata dokumak kaldı...
Bir Kum Yöresi Almanağı
Bir Kum Yöresi AlmanağıAldo Leopold · Hacettepe Üniversitesi Yayınları · 201446 okunma
Reklam
260 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Günümüz doğa koruma hareketini "toprak etiği" ile etkileyen en önemli kitaplardan biri - herkesin okumasını tavsiye ederim - her kamp ateşinin standart okumasıdır.
Bir Kum Yöresi Almanağı
Bir Kum Yöresi AlmanağıAldo Leopold · Hacettepe Üniversitesi Yayınları · 201446 okunma
Darwin'in türlerin kökenine dair ilk işareti vermesinin üzerinden bir yüzyıl geçti. Şimdi bizler, bizden önceki nesiller kervanının hiç bilmediği bir şeyi biliyoruz: İnsanlar, upuzun evrim serüveninde diğer canlılarla hep birlikte gelişen akran yolculardır. Bu yeni bilgi bugüne kadar bize, diğer canlılarla bir akrabalık hissi vermiş olmalıydı; yaşamaya ve yaşatmaya dair bir istek vermiş olmalıydı; biyotik teşebbüsün büyüklüğü ve sürekliliği üzerine bir merak hissi uyandırmış olmalıydı.
Atalarımızın evleri, yiyip içtikleri, giyim kuşamları bize göre daha iyi değildi. Yaşamlarını iyileştirmek için gösterdikleri çaba bizi güvercinlerden mahrum bıraktı. Şu anda üzgün olmamızın sebebi belki de bu değiş tokuştan kazançlı çıktığımızdan emin olmayışımızdır. Endüstrinin nimetleri bize güvercinlerin sağladığından daha çok konfor sağlıyor ama acaba bunlar baharın ihtişamına bir şey katıyor mu?
Böyle bir iş bölümüyle, kendimizinkinden başka bir aletin kötüye kullanılmasının tüm sorumluluğundan kendimizi muaf tutarız. Fakat öyle bir uğraşı vardır ki -buna felsefe denir- insanların düşüncelerinden ve isteklerinden yola çıkarak aslında onların topyekun tüm aletleri kullandıklarını bilir. Felsefe bilir ki, bir aleti kullanmaya değip değmeyeceğini belirleyen, düşünce ve ümit ediş şekilleriyle yalnızca insandır.
Reklam
Bize şu öğretildi: Bir tek Tanrı verir, verdiğini de bir tek Tanrı geri alır. Fakat artık bunu yapan sadece o değil. Çok eskiden yaşamış atalarımızdan biri küreği icat ettiğinde artık o da bir veren olmuştur, zira o kişi bir ağaç dikebilmiştir. Balta icat edildiğindeyse o, bir geri alan olmuştur, zira bu kişi bir ağaç kesebilmiştir. O halde her kim ki bir parça toprak sahibidir, farkında olsa da olmasa da, bitkileri yaratmanın ve yok etmenin ilahi vazifesini üstlenmiştir.
Şunu bir tür nimet olarak görüyorum... Birbirini imha etmiş binlerce bitki ve hayvan türüne, sırf günümüzün bilindik dünyası kurulsun diye, şu tarih bilinci denen şey hiç verilmemiş. Bu tarih bilincinin biz insanlara verilmemesi de bir nimettir. Son bizon Wisconsin'i terk ettiğinde çok az kişi kederlenmişti ve son Silfiyum, periler ülkesinin yemyeşil ovalarına doğru bizonun peşi sıra gittiğinde yine çok az kişi kederlenecek.
Silphium klasik antik çağda baharat, parfüm, afrodizyak ve ilaç olarak kullanılan, tanımlanamayan bir bitkidir.Kitabı okudu
Makineleşmiş insan, etrafındaki bitkilerden bihaber, yaşadığı araziyi temizlediğinde kaydettiği ilerlemeyle gururlanıyor. Bence okullardan gerçek botanik ve gerçek tarih derslerinin kaldırılması akıllıca olur. Böylece gelecekte bazı vatandaşlar kendileri iyi yaşasınlar diye çiçeklerin yaşamına mal olan bu bedel için vicdan azabı da çekmezler.
Nasıl da balıklara benziyoruz; zamanın ırmağına düşen fırsatların üstüne atlamaya hazır ve nazırız! Parıldayan lokmanın ucunda kancayı görünce nasıl da aceleci davrandığımıza pişman oluyoruz. Böyle bile olsa, amacı doğru ya da yanlış olsun, bu heveste bir erdem olduğunu düşünüyorum. Devamlı ihtiyatlı davranan bir insan, bir alabalık ya da dünya ne kadar da sıkıcı olurdu!
Reklam
Eğer biri kendi meşe ağacını kesip, parçalayıp, taşıyıp, bir köşeye yığdıysa ve bunları yaparken bir yandan da bunun anlamını düşündüyse, artık ısının nereden geldiğini iyi hatırlayacaktır ki hafta sonunu şehirde bir kaloriferin yanı başında yayılıp geçiren kişiye bu zengin bilgiler bağışlanmaz.
Bizim üstünleşmiş toplumumuz şimdi, tıpkı bir hastalık hastası gibi, kendi ekonomik sağlığını öyle bir sabit fikir haline getirmiş durumdadır ki artık kendisi sağlıklı kalabilme yetisini kaybetmiştir. Bütün dünya daha fazla mülk edinmek için öyle bir hırs içindedir ki, artık onları üretmek için gereken istikrarı da kaybetmiş durumdadır ve denebilir ki artık insanlar musluğu kapatmayı dahi bilmiyor. Gelinen şu aşamada, hiçbir şey maddi nimetleri biraz hor görmek kadar faydalı olmayacaktır.
86 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.