Kuşkusuz Anton, Charles Dickens’deki, geçmişin acı veren anılarından gelen utancı hiçbir zaman yaşamadı. Bir Batılıdan daha basitti, daha az gururluydu. Mutsuzdu, ama bu mutsuzluğu fazla abartmıyor, yaralı gönlüyle onu zehirlemiyordu. Delik potinlerini ve eskimiş giysilerini utançla gizlemeye çalışmıyordu. İçgüdüsel olarak böyle şeylerin pek de önemli olmadığını duyuyor ve bu gerçek, onurunu hiç etkilemiyordu.