"Asla affetmeyeceklerimin listesini yaptım. Bu listeyi her an yanımda taşıyacağım çünkü bazen ben kızdığım insanları unutuyorum, oysa insan hiçbir zaman hiçbir şeyi unutmamalı..."
Oysa biliyor musun ben rüya görebilmek için uyuyorum, orada daha güzel yaşanıyor her şey, kimse bir şeye karışmıyor. Bazen de tuhaf bir şey oluyor, hem rüya görüyorum hem de rüyamı seyrediyorum film gibi.
Zaten ne zaman yemekte kavga çıkmadı ki, ben hiç kavgasız bir akşam yemeği hatırlamıyorum, kahvaltı da. Öğlen zaten herkes bir yerde, yani anlayacağın yemek yerine birbirimizi yiyoruz ama bir türlü doymuyoruz.
Bence hiçbir zaman evlenmemeli Müjde abla, hiçbir erkeğin kölesi olmamalı. Ben de olmayacağım, dün pazara giderken anneme de bu kararımı söyledim; büyük konuşma, tatmayanın tadası, tadanın da kusası gelir dedi.
Zaman eti kemik geçmiyordu artık,rüyalara yüz vermiyordu nicedir,büyümek hem büyülü hem buhranlı bir şeymiş meğer. Bulutu gördün mü yağmura hazırlanmak demekmiş, kaçışlara açılan bir saçak altı,yolculamalara hazır bir durakmış.
Babama Bitirgen ne demek diye sordum; meğer küçük ve şeker gibi tatlı kayısıymış. Ben de küçük ve şeker olduğum için onun Bitirgeniymişim. Ne güzel değil mi?
Artık ne bir kız çocuğunun günlüğü yetiyor anlatmaya her şeyi, ne cevval bir akıl, ne harlı bir kalp, ne kırık dökük bir müskat, ne de kabuğunu haiz bir ceviz... Olmuyor, böyle olmuyor.
Kitabın her sayfası kırmızı kalemle işaretlenmişti, bana biraz ters geldi. Kitabı böyle çizmek kötü bir şey değil mi diye sordum. Hayır, önemli olan her sözün altını çizmek lazım dedi; unutmamak içinmiş.
Garsona oğlum diye bağırmasına sinir oldum mesela, bir de hesap gelince cüzdanını masanın ortasında açıp içinde ne kadar para olduğunu gösterince iyice gıcık oldum.