Biyoenerji kitaplarını, Biyoenerji sözleri ve alıntılarını, Biyoenerji yazarlarını, Biyoenerji yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Duygularınızı değiştirin. Duygular evrenin en görkemli olgusudur. Hormon yüklü enerji bombalandır; endorfin, özel likle serotonin: mutluluk hormonlarıdır. Duyarlılıkla duygusallığı karıştırmadan ve içgüdülerinizin, duygularınızın kölesi olmadan duygularınızı olabildiğince yaşayın. Duygularınız sizi yönetmesin, siz duygularınızı yönetin. Eski, yıpratıcı, yok edici, küstürücü, kızdırıcı duygularınızdan kurtulun. Uyurken uyanık kalmayı, uyanıkken de uykuyu yaşamayı başarın. Duygularımız bedenimizin ve ruhumuzun atmosferidir. Ruh ve beden o görkemli duygularla beslenince ve düşünceler değişince davranışlar da değişir. Gerektiğinde, "Beni engelleyemezsin," deyin kibarca kendinize...
Birinci kural; kötü söz söylemeyecek ve düşünmeyeceğiz. Bunun zararı karşırmzdaki insana değil, tümüyle bize dokunur, bunun farkında değilizdir. İkinci olarak; Yaşam tarzımızı değiştirmeliyiz. Örneğin, kötü vurdulu-kırdılı filmlerden, kalitesiz müzikten uzak durmalıyız. Bize olumsuz düşünce ve duygular geçiren ortamlardan uzak kalmalıyız. Çünkü, bu tarz yaşamak bize negatif enerji olarak geri dönecektir. Yaşadığımız ortam yapıcı ve olumlu olmalı. Örneğin, camiye, kiliseye, herhangi bir ibadet yerine gittiğinizde, iyi şeyler düşündüğünüzde, kendinizi daha huzurlu ve mutlu hissetmez misiniz? Çünkü oralara giden in sanlar iyi niyetlerle ve güzel düşüncelerle gittiği için pozitif enerji oluşur. Evde hiçbir olumsuz davranışa izin vermeyin.
Artık emindim ki; bu dünyada, her varlığın bir işlevi var.. Ama, doğru zamanda ve doğru yerde kullanılmak koşuluyla . İçimizden yükselen ses, onu dinleyebilirsek bizi yönlendirecektir. O ses, mutluluğumuzun, yaşamın umut kaynağıdır, özüdür...
Bir gün bir arkadaşım, "Sen yaşama niye bu kadar basit bakıyorsun, kendini tanımadığın insanlarla bile bir tutuyor, onlara göre üstün yanlarım ortaya çıkarmıyorsun. Seni anlamazlar ki," demişti. Bana göre: herkes eşit görülmelidir, midesi ağrıyan herkes, varlısı da yoksulu da aynı sancılarla kıvranır, farklı değil. Büyük düşünürlerin 'içindeki çocuğu öldürme derken kastettikleri bu olmalı diye düşünüyorum. Kendi nefsini yenebilmiş bilge kişilikli insanlar, alçakgönüllüdür, bağışlayıcıdırlar; küçük günlük dünya dertlerini büyütmezler; hemen kendilerini ön plana çıkanvermez!er, gerekli gereksiz kendilerinden söz etmezler; dinlemeyi de bilirler, yalnızca konuşmayı değil.