Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Biz Hiç Modern Olmadık

Bruno Latour

Biz Hiç Modern Olmadık Sözleri ve Alıntıları

Biz Hiç Modern Olmadık sözleri ve alıntılarını, Biz Hiç Modern Olmadık kitap alıntılarını, Biz Hiç Modern Olmadık en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evet, olgular yeni laboratuvar yerleşiminde ve hava pompasının yapay aracılığıyla pekâlâ inşâ edilmiştir. Soluksuz kalmış teknisyenlerin çalıştırdığı pompanın saydam haznesi içine sokulan Torricelli tüpü içindeki düzey pekala düşmektedir. "Olgular olmuştur" diyecektir Bachelard. Ama insan tarafından inşâ edilince, yanlış mı olurlar? Hayır, zira Boyle, tıpkı Hobbes gibi, Tanrının "konstrüktivizmini" insana yayar - Tanrı şeyleri tanır çünkü onları kendi yaratır (Funkenstein, 1986).
Sayfa 26
Kimi toplumlar bu doğayı "adeta bir bulutun içinden", kimileri kalın bir sisin içinden, kimileriyse güzel havada görür. Rasyonalistler tüm bu bakış açılarının ortak yanları konusunda ısrarcı olurken, göreciler toplumsal yapıların tüm algılara dayattığı karşı koyulamaz biçimsizleşme konusunda ısrar edeceklerdir (Hollis ve Lukes, 1982).
Sayfa 123 - "abla okumak hiç güzel değil, bilgisayar ineği." (3.5)
Reklam
İcat ettiğimiz her madde hiçbir maddenin birleştirmeye izin vermediği yeni özgülüklere sahipken nasıl materyalist olabiliriz? Makineler öznelerden oluşurken ve az da olsa istikrarlı sistemler halinde kapanmayı hiçbir zaman başaramazken nasıl bütünsel bir teknik sistemin kurbanı olabiliriz? Bilimler sıcak ve kırılgan, insani ve ihtilaflıyken, düşünen otlar ve şeylerin işgal ettiği öznelerin kendileriyle doluyken, bilimlerin soğuk nefesiyle nasıl buz kesebiliriz?
Sayfa 136
Sosyalizm ile "doğalcılıgın" çifte vaatlerine inanamayan postmodernler, bunlardan tamamen şüphe etmemeye de özen gösteriyorlar. Binyılın sonunu beklerken, inançla şüphe arasında askıda kalıyorlar. Sonunda, ekolojik obskürantizmi ya da antisosyalist obskürantizmi reddedenler ile postmodernlerin kuşkuculuğundan tatmin olamayanlar, hiçbir şey olmamış gibi devam etmeye karar verip kararlı bir şekilde modern kalıyorlar. Hâlâ bilimin vaatlerine ya da özgürleşmenin vaatlerine veyahut ikisine birden inanıyorlar. Bununla birlikte, modernleşmeye olan güvenleri ne sanatta, ne ekonomide, ne siyasette, ne bilimde, ne de teknikte artık pek doğru tınlamıyor. Konser salonlarında olduğu gibi resim galerilerinde de, gelişim enstitülerinde olduğu gibi binaların cepheleri boyunca da, kalbin artık orada atmadığı hissediliyor. Modern olma istenci kararsız, hatta kimi zaman modası geçmiş görünüyor.
Sayfa 16 - 17 | cephe, kalp.
Serres'in arkeolojisi:
"İsrail halkı yıkılmış Ağlama Duvarı önünde mezmur okur: Tapınaktan geriye sadece taş üstünde taş kalmıştır. Bilge Thales Mısır piramitlerinin önünde ne görmüş, ne yapmış, ne düşünmüştür? Keops ismi ona ne kadar arkaik geliyorsa bizim için de o kadar eski olan bir anda, geometriyi neden bu taş yığını önünde icat eder? Bütün İslam dünyası, siyah Kabe içinde taşın muhafaza edildiği Mekke'ye gitmeyi hayal eder. Modern bilim, Rönesans'ta, cisimlerin düşüşünden doğar: Taşlar düşer."
Sayfa 98 - "Dinin kara taşını Galileo'nun cisimlerinin düşüşüyle karıştıran, tüm bu taşlaşmaların bu denli aceleci bir genelleştirilişini neden ciddiye almak zorundaydık?"
Modernler pekala iddia ederler ki, teknik saf bir araçsal egemenlikten başka bir şey değildir, bilim saf çerçeve ve saf işleme (Das Ge-Stell), ekonomi saf hesap, kapitalizm saf üretim, özne saf bilinçtir. Bunu iddia ederler, ama onlara kesinlikle tümden inanmamak gerekir, çünkü iddia ettikleri modern dünyanın ancak yarısıdır, karmalaştırma çalışmasının kendisine sağladığını damıtan arındırma çalışması.
Sayfa 78 - "Tanrılar burada da varlar" (Herakleitos)
Reklam
Etnoloğun içinde yaşadığı bu düalizm - bir yanda insanlar, diğer yanda insan olmayanlar, bir yanda göstergeler, diğer yanda şeyler - onlar için katlanılmazdır. Etnoloğumuz şu sonuca varır ki, toplumsal sebeplerden dolayı bu kültürün monist bir tutuma ihtiyacı vardır. "Biz fikirlerimizin ticaretini yapıyoruz, o ise bundan bir hazine kazanıyor."
Sayfa 121 - premodern takıntıların kalıntıları.
Doğada mıdırlar? Elbette ki hayır, çünkü bu dış, düz, aşkın doğa kolektif üretimin göreli ve gecikmeli etkisidir. Toplumda mıdırlar? Hayır, çünkü toplum doğanın simetrik artefaktından, tüm nesneleri elinden alındığında ve Leviathan'ın gizemli aşkınlığı üretildiğinde geriye kalandan başka bir şey değildir. O halde dilde midirler? İmkansız, çünkü dil, ancak göndergenin dış gerçekliği ile toplumsal bağlam bir kenara bırakıldığında anlam kazanan bir diğer artefakttır. Tanrıda mıdırlar? Bu pek muhtemel değildir, zira bu adı taşıyan metafiziksel kendilik, iki simetrik merci olan doğa ile toplumu birbirinden mümkün olduğunca uzak tutmak için ancak uzaktaki keyfi bir yeri işgal eder. Varlıkta mıdırlar? Hiç değil, çünkü şaşırtıcı bir paradoksla, Varlık düşüncesi, her bilim, her teknik, her toplum, her tarih, her dil, her teoloji varolanın basit metafiziğine, saf yayılımcılığına bir kez terk edildiğinde, bizzat kalıntı halini almıştır.
Sayfa 151
Batılılar ötekilerden radikal bir şekilde farklı oluklarına yalnızca küstahlıkla değil, aynı zamanda umutsuzlukla ve kendilerini cezalandırarak inanırlar. Kendi yazgılarıyla kendilerini korkutmayı severler. Barbarları Yunanlılarla, Merkezi Çevreyle karşıtlaştırmak, Tanrının Ölümünü ya da İnsanın Ölümünü, Avrupa'nın Krisis'ini, emperyalizmi, kuralsızlığı ya da artık ölümlü olduklarını bildiğimiz uygarlıkların sonunu kutlamak söz konusu olduğunda sesleri titrer. Yalnızca ötekilerden değil, kendi geçmişimizden de bu kadar farklı olmaktan neden böylesine zevk alıyoruz? Yeterince usta olan hangi psikolog sürekli kriz halinde olma ve tarihi bitirmeye dair bu marazi zevki açıklayacaktır. Kolektifler arasındaki küçük boy farklılıklarını devasa dramlara çevirmeyi neden seviyoruz?
Sayfa 135
Ortada düşünülebilir, kolektif, ağ, aracılık olan hiçbir şey yoktur; tüm kavramsal kaynaklar dört uçta birikir. Biz, zavallı özne-nesneler, mütevazı toplum-doğalar, küçük yerel-küreseller, karşılıklı olarak tanımlanan ama pratiklerimize hiç benzemeyen ontolojik bölgeler arasında tam anlamıyla bocalarız.
Sayfa 145 - doğal, yerel, toplumsal, küresel
48 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.