Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Biz Hiç Modern Olmadık

Bruno Latour

Biz Hiç Modern Olmadık Gönderileri

Biz Hiç Modern Olmadık kitaplarını, Biz Hiç Modern Olmadık sözleri ve alıntılarını, Biz Hiç Modern Olmadık yazarlarını, Biz Hiç Modern Olmadık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Derrida, Foucault, Deleuze; peki ya başkaları?
Günümüz sanat dünyasında teorik zemin üzerine inşa edilen açıklamaların, eserlerin etkisinden bile daha önemli hale geldiği aşikar. Basın bültenleri, sergi metinleri ve eser çözümlemeleri arasında mekik dokuyan terimler ve kodlanmış referanslar, bu konularda derinlemesine bir bilgi sahibi olmayan sıradan izleyici için adeta bir yapboza, hatta
Ne kadar düşünür ya da gazeteci varsa, modernliğin de o kadar anlamı vardır.
Reklam
Başka şansımız yok. Ortak yuvayı değiştirmezsek, artık egemen olamadığımız öteki kültürleri içine alamayacağız ve artık zaptedemediğiniz bu çevreyi orada ağırlamaktan ilelebet aciz olacağız. Ne doğa ne de Ötekiler modern olacaktır. Değiştirme şekillerimizi biz değiştirmeliyiz.
Sayfa 172
İnsanı nereye koyacağız? Öznemsi nesnemsiler tarihsel olarak sıralanırken, insanı bir özle tanımlamak imkânsızdır, bunu uzun süredir biliyoruz.
Sayfa 162
Doğada mıdırlar? Elbette ki hayır, çünkü bu dış, düz, aşkın doğa kolektif üretimin göreli ve gecikmeli etkisidir. Toplumda mıdırlar? Hayır, çünkü toplum doğanın simetrik artefaktından, tüm nesneleri elinden alındığında ve Leviathan'ın gizemli aşkınlığı üretildiğinde geriye kalandan başka bir şey değildir. O halde dilde midirler? İmkansız, çünkü dil, ancak göndergenin dış gerçekliği ile toplumsal bağlam bir kenara bırakıldığında anlam kazanan bir diğer artefakttır. Tanrıda mıdırlar? Bu pek muhtemel değildir, zira bu adı taşıyan metafiziksel kendilik, iki simetrik merci olan doğa ile toplumu birbirinden mümkün olduğunca uzak tutmak için ancak uzaktaki keyfi bir yeri işgal eder. Varlıkta mıdırlar? Hiç değil, çünkü şaşırtıcı bir paradoksla, Varlık düşüncesi, her bilim, her teknik, her toplum, her tarih, her dil, her teoloji varolanın basit metafiziğine, saf yayılımcılığına bir kez terk edildiğinde, bizzat kalıntı halini almıştır.
Sayfa 151
Ortada düşünülebilir, kolektif, ağ, aracılık olan hiçbir şey yoktur; tüm kavramsal kaynaklar dört uçta birikir. Biz, zavallı özne-nesneler, mütevazı toplum-doğalar, küçük yerel-küreseller, karşılıklı olarak tanımlanan ama pratiklerimize hiç benzemeyen ontolojik bölgeler arasında tam anlamıyla bocalarız.
Sayfa 145 - doğal, yerel, toplumsal, küresel
Reklam
İcat ettiğimiz her madde hiçbir maddenin birleştirmeye izin vermediği yeni özgülüklere sahipken nasıl materyalist olabiliriz? Makineler öznelerden oluşurken ve az da olsa istikrarlı sistemler halinde kapanmayı hiçbir zaman başaramazken nasıl bütünsel bir teknik sistemin kurbanı olabiliriz? Bilimler sıcak ve kırılgan, insani ve ihtilaflıyken, düşünen otlar ve şeylerin işgal ettiği öznelerin kendileriyle doluyken, bilimlerin soğuk nefesiyle nasıl buz kesebiliriz?
Sayfa 136
Batılılar ötekilerden radikal bir şekilde farklı oluklarına yalnızca küstahlıkla değil, aynı zamanda umutsuzlukla ve kendilerini cezalandırarak inanırlar. Kendi yazgılarıyla kendilerini korkutmayı severler. Barbarları Yunanlılarla, Merkezi Çevreyle karşıtlaştırmak, Tanrının Ölümünü ya da İnsanın Ölümünü, Avrupa'nın Krisis'ini, emperyalizmi, kuralsızlığı ya da artık ölümlü olduklarını bildiğimiz uygarlıkların sonunu kutlamak söz konusu olduğunda sesleri titrer. Yalnızca ötekilerden değil, kendi geçmişimizden de bu kadar farklı olmaktan neden böylesine zevk alıyoruz? Yeterince usta olan hangi psikolog sürekli kriz halinde olma ve tarihi bitirmeye dair bu marazi zevki açıklayacaktır. Kolektifler arasındaki küçük boy farklılıklarını devasa dramlara çevirmeyi neden seviyoruz?
Sayfa 135
Kolektifler olarak hepimiz kardeşiz. Boyut farkıyla, bizzat kendiliklerin dağıtımındaki küçük farklılıkların neden olduğu boyutla, pre-modernlerle modern-olmayanlar arasında sürekli bir gradyan bulabiliriz.
Sayfa 134
Bastırılmış olan çifter çifter gelir
Sayfa 16 - NorgunkKitabı okudu
Reklam
... "bilgin'in kanonunu" oluşturan imkansız deney kadar çarpıcı bir simge yoktur.
Sayfa 129 - Michel Authier
Her defasında, nesnemsilerin yeni bir tercümesi, toplumsal organların, nesneler kadar öznelerin de yeniden tanımlanmasına hız verir. Bilimler ile teknikler, bizde, toplumu yansıtmaz, tıpkı ötekilerde doğanın toplumsal yapıları yansıtmaması gibi. Söz konusu olan bir ayna oyunu değildir. Söz konusu olan bizzat kolektifleri her defasında daha büyük ölçeklerde inşa etmektir. Boy farklılıkları pekala vardır. Doğa farklılığı yoktur - kültür farklılığıysa hiç yoktur.
Sayfa 128
Kimi toplumlar bu doğayı "adeta bir bulutun içinden", kimileri kalın bir sisin içinden, kimileriyse güzel havada görür. Rasyonalistler tüm bu bakış açılarının ortak yanları konusunda ısrarcı olurken, göreciler toplumsal yapıların tüm algılara dayattığı karşı koyulamaz biçimsizleşme konusunda ısrar edeceklerdir (Hollis ve Lukes, 1982).
Sayfa 123 - "abla okumak hiç güzel değil, bilgisayar ineği." (3.5)
Etnoloğun içinde yaşadığı bu düalizm - bir yanda insanlar, diğer yanda insan olmayanlar, bir yanda göstergeler, diğer yanda şeyler - onlar için katlanılmazdır. Etnoloğumuz şu sonuca varır ki, toplumsal sebeplerden dolayı bu kültürün monist bir tutuma ihtiyacı vardır. "Biz fikirlerimizin ticaretini yapıyoruz, o ise bundan bir hazine kazanıyor."
Sayfa 121 - premodern takıntıların kalıntıları.
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.