Saldırganlıktan daha tehlikelisi, kötülüktür. Kötülük, güzelliğin arkasına gizlenirse ondan tehlikelisi yoktur. Saldırgan kişiden kendini sakınabilirsin ama kötülüğü gizleyen güzellik seni şaşırtır, hazırlıksız yakalanırsın.
Bazen bir türkünün, bir şiirin hikayesini, bazen de Dede Korkut destanında hikayesi anlatılmayan bir beyi merak ederim. Acaba eskiden ne oldu? diye. İşte bu romanda da Argık isimli şaman kehanetini şiir olarak anlatıyor ve o şiiri destancı Çu-şu bozkırda bunu anlatarak Çin'e karşı bağımsızlık ateşini yakıyor.
Kitap bir yönüyle Aygır Bökö, Aybars, Töke Alp ve Eçine isimli Aşina soylularının hayatını biz okuyuculara anlatıyor. Böylece Aşina kurucu boylu Göktürkler zamanına yazar bizi götürüyor. Diğer yandan tarihi kurgu içinde; Türk ve Çin toplumunun yapısını, ekonomi dünyasını, insanlar arası menfaat ilişkilerini ve doğa ile mücadelesini anlatır. Kurday Kuş ve Yada taşı gibi efsanevi öğeler ile Şaman ve Budist inançlarını işler.
Kitabın en çok sevdiğim kısmı sonu oldu. Aslında her şeyin inanmış bir yüreğin yaktığı kıvılcım olduğunu, efsanevi anlatıların inanç ve gayretle ancak başarı sağlayacağı çok güzel işlenmiş.
Atsız'ın Bozkurtlar romanını seven herkese tavsiye ederim.
Bir hasta gibi ölmek, bir bozkır adamının başına gelebilecek en kötü felaketti. Gökteki ruhu bir türlü huzur bulamaz, kara toprağın altında yılanlar ve çıyanlar arasında dolaşırdı.
Saldırganlıktan daha tehlikelisi, kötülüktür. Kötülük, güzelliğin arkasına gizlenirse ondan tehlikelisi yoktur. Saldırgan kişiden kendini sakınabilirsin ama kötülüğü gizleyen güzellik seni şaşırtır, hazırlıksız yakalanırsın...