"Kendime, kitlesel çikolata tüketimini teşvik etmek için propaganda yapan şeker lobicileri tarafından beyni yıkanmış bir kurban olduğumu söyleyip durmamın da bir önemi yoktu. "
"Süveter giyen bir erkekle çıkamazdım; bir pandomim sanatçısıyla da. Herkesin fobileri vardır. Süveterler bana sevimli büyükbabamı değil, yakın zamanda kız öğrencilerinin göğüslerinin kapladığı alanı hesaplamaya kalkışmak yüzünden yargılanan lisedeki geometri öğretmenimi hatırlatıyor."
"Bazen makyajıma saatler harcadığım oluyordu. Hangi kız bunu yapmazdı ki? Bütün zamanımızı her sabah yanımızda uyanmak isteyecek birini bulmaya çalışarak geçiriyor, sonra da her gece olabildiğince başka birine benzemeye uğraşıyorduk."
“Kadınlar trenler gibidir,” dedi. “Saatte bir milyon mil hızla giderler ve gidecekleri yere ulaştıklarında, hemen geri dönerler. Eğer şanslıysan, orada bekliyor olursun."
Birine âşık olduğunuzda olanları nasıl tanımlarsınız? Kırık kalplerle geçen geceleri, metro merdiveninden düşüşleri anlatmak daha kolaydır. Nefret ettiğiniz şeylerin listesini yapmakta hiç zorlanmazsınız. Hoşlanmadığınız şeyler hemen aklınıza gelir. Ama aşkı tanımlamak zordur. Buna yetecek hiçbir dil yok. İçinizde görkemli bir kıvılcım, bir simya. Bütün kırgınlıklarınız aniden mutluluğa dönüşür. Aşkı açıklayamazsınız. Dante’nin İlahi Komedya’sında, Cehennem okunanın yarısıdır. Cennet’e kimse aldırmaz, çünkü aynı kutsama tanımlamalarını tekrarlar. Aşk, sayfa üzerinde yeniden yaratılamayacak kadar karmaşık, çizimle tanımlanamayacak kadar büyüktür.
"Kadınlar trenler gibidir," dedi. "Saatte bir milyon mil hızla giderler ve gidecekleri yere ulaştıklarında, hemen geri dönerler. Eğer şanslıysan, orada bekliyor olursun."
"Bazen makyajima saatler harcadığım oluyordu. Hangi kız bunu yapmazdı ki? Bütün zamanımızı her sabah yanımızda uyanmak isteyecek birini bulmaya çalışarak geçiriyor, sonra da her gece olabildiğince başka birine benzemeye uğraşıyorduk."