Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bütün Oyunları 2: Yarın Cumartesi / Baba ile Oğul

Güner Sümer

Bütün Oyunları 2: Yarın Cumartesi / Baba ile Oğul Hakkında

Bütün Oyunları 2: Yarın Cumartesi / Baba ile Oğul konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Yarın Cumartesi, bir ailede birbirine karşıt karakterler taşıyan bireylerin, çatışmaları ve toplumsal kurallara ters düşen ilişkileri üzerine kuruludur. İnsanlar bütün iyi niyetlerine karşın sorunların, aile, aşk ve evlilik ilişkilerini etkilemesine engel olamamaktadırlar. Yazar, olayların gelişimi içinde seyirciyi, suç ve ceza kavramları üzerinde düşünmeye çağırmakta, olayları günümüz değer yargılarıyla kıyaslayıp nesnel bir değerlendirme yaparak, farklı ölçütlerle sınamasını ve insancıl bir yaklaşımla çözümlemesini ister. Baba ile Oğul, yazarın kuşaklar arası çatışmayı baba-oğul ilişkisi bağlamında ele aldığı kısa oyunudur. İki kuşak da bir umursamazlık duygusunu paylaşmakta, fakat farklı biçimlerde yaşamaktadırlar. Yaşamak, güçlü konumda olan baba için de, güçsüz ve her şeyden bezgin durumda olan oğul için de sürdürülmesi zor bir savaş olmuştur. Oyunda; öfke, nefret, bıkkınlık, umutsuzluk, ilgisizlik, sevgisizlik gibi olumsuz duygular dile getirilir. Yarın Cumartesi: 3 er., 2 kad. / Baba ile Oğul: 2 er. (Tanıtım Bülteninden)
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 38 dk.Sayfa Sayısı: 128Basım Tarihi: 2006Yayınevi: Mitos Boyut Yayınları
ISBN: 2880000027218Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 60.0
Erkek% 40.0
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Güner Sümer
Güner SümerYazar · 5 kitap
Güner Sümer (d. 19 Mart 1936, Ankara - ö. 27 Nisan 1977, Ankara), Türk tiyatro ve sinema oyuncusu, oyun yazarı. Yazar Adalet Ağaoğlu 'nun kardeşi, oyuncu Sinan Sümer'in babasıdır. Ailesi ilk önceleri Nallıhan’da ikamet etmiş ablası Adalet Ağaoğlu Nallıhan ‘da dünyaya gelmişti. Babası, kumaş tüccarı Hafız Mustafa Sümer, Annesi ise Makedonya’dan göç eden varlıklı bir ailenin kızıdır. Yazar dört çocuklu bir ailenin biri kız (Adalet Ağaoğlu) üç erkek çocuğundan biridir. Diğer kardeşleri ise Dr. Cazip Sümer (1925-1975), yazar ve romancı Adalet Ağaoğlu (d. Nallıhan, Ankara 1929) ve işadamı Ayhan Sümer (1930)'dir. Güner Sümer ailesi Nallıhan’dan Ankara’ya taşındıktan 1938 bir yıl sonra 1939 yılında Ankara ‘da dünyaya gelmiştir. Kumaş Tüccarı olan babası sayesinde çocukluk günlerini devrinin diğer çocuklarına nazaran daha rahat bir ortamda geçirmiştir. Nallıhan’da ticaretle uğraşan babası Ankara'da bir ev satın almıştır. Oturdukları bu semt şairler ve yazrların yoğun olduğu Orhan Veli, Fahir Aksoy Ahmet Sevengil gibi isimlerin oturduğu bir semttir. Bu semtteki tanınmış komşuları ileriki hayatında sanatla tanışmasına zemin hazırlayacaktır. İlk orta ve lise’yi Ankara’da okur. Lise yıllarında iken Mavi dergisinin hazırlanmasına ve yayımlanmasında emeği geçen gençlerden birisi olacaktır. Edebiyatımızda bir şiir topluluğu olarak yer alacak olan bu dergiyi kuranlar Ahmet Oktay, Yılmaz Gruda , Bekir Çiftçi, Ülkü Arman, Güner Sümer ve Ferit Edgü’dür. Derginin kadrosunda: Attila iLHAN, Özdemir Nutku, Yılmaz Gruda, Ahmet Oktay, Demirtaş Ceyhun, Demir Özlü, Ece Ayhan, Tahsin Yücel gibi isimler vardır.1952-1956 yıllarında çıkardığı mavi dergisinin etrafında toplanan sanatçılar Serbest Şiir ( I. Yeni , Garip Şiiri ) garipçilere karşı çıkmış, şairane bir sanat anlayışının temsilcisi olmuş; bir süre sonra da toplumsal gerçekliliğin sözcüsü olmuşlardır. Güner Sümer, Edebiyata ve sanata bu dergi ve bu ortam ile giriş yapmıştır. Mavi dergisi ilk beş sayıda Mavi dergisi adıyla çıkmıştır. İlk beş sayısından sonra ve 22 sayı olarak SON MAVİ adı ile 1952 1956 yıllarında çıkmış, Güner Sümer ise kurucuları arasında olduğu bu dergide şiir hikâye ve oyunlar yazmıştır. Ankara TED Kolejini bitiren yazar liseden sonra 1960 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne devam etmeye başlar. Öğrenim gördüğü Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden ayrılıp Paris'e giden Sümer, Charles Dulin`de tiyatro eğitimi görmüştür. Paris’te iki yıl kalıp tiyatro eğitimini tamamladıktan sonra tekrar Ankara’ya döner. Ankara Üniversitesi Tiyatro Topluluğu ve Sahne Z`de amatör çalışmalarda bulunmaya başlar. 1962 yılında Arena Tiyatrosu'nda profesyonel sanat yaşamına adım atmış tiyatro oyunculuğu, tiyatro ve film yönetmenliği ve yazarlığı yapmaya başlamıştır. 1964'te Paris'te tanıştığı yazar Tezer Özlü'yle evlenerek Ankara'ya yerleşir. Yazdığı ve yönetmenliğini de yaparak Ankara Sanat Tiyatrosunda – 1965- sahnelediği Bozuk Düzen adlı oyunu haftalarca kapalı gişe oynamıştır. Eskişehir Belediye Tiyatrosu, AST gibi topluluklarda oyuncu ve yönetmen olarak çalışır. İlk eşi olan Tezer Özlü'den 1967 yılında ayrılır. Bu yıllardan sonra İstanbul’a yerleşir. İstanbul Sanat Tiyatrosu'nun kurulmasına büyük emeği geçmiş ve İstanbul Sanat Tiyatrosunda çalışmalarını sürdürmeye başlamıştır. Bu yıllarda ayrıca kamera karşısına da geçerek sinema filmlerinde rol almaya başlamıştır. Kapıcılar Kralı – 1976, Esir Hayat – 1974, Diyet – 1974, Kartal Yuvası – 1974 filmlerinde rol almıştır. Pek çok oyunda rol alan sanatçı pek çok oyunun da yönetmenliğini yapmıştır. Oyuncu Suna Selen'le evlenir. Bu evliliğinden olan oğlu Sinan Sümer dünyaya gelmiş ve oğlu Sinan Sümer ‘de de oyuncu olmuştur. Güner Sümer, yakalandığı kanserden kurtulamayarak 27 Nisan 1977’de Ankara da yaşamını yitirmiştir. En beğenilen oyunlarından biri olan Bozuk Düzen ‘de köylerden büyük kentlere gelerek büyük kente alışmayan küçük insanların dramları ele alınmıştır. Eserde köyden kente göçen ailelerin aile bireyleri arasındaki güçlü aile bağı, sevgil, anlayış, dayanışma, hoşgörü gibi özellikleri ele alınmış, büyük kentin farklı ortamlarında alışmadıkları zorluklara karşılaşan küçük yerlerden gelen insanların kaçınılmaz mağlubiyetleri dile getirilmiştir. Bu insanlar ne yaparlarsa yapsınlar, “onlar için mutluluk hep ulaşılmaz olacaktır.” Hüzzam ise “ hızlı bir toplumsal değişimlerle sınıf değişikliğine uğramış, yeni koşullara ayak uyduramamış paşa torunu, soylu bir eski İstanbullu kadının zamana yenik düşüşünün hüzün ve ironi dolu öyküsüdür.”