Bir İngiliz, ABD gezisi sırasında bir taksiye biner, büyük yapılardan birinin önünden geçerken şoföre binanın ne zaman yapıldığını sorar. Şoför 1950'lerde, 6 ayda yapıldığını söyler. Bunun üzerine İngiliz, dudak büker, "İngiltere'de böyle bir yapı en fazla iki ayda yapılır." Şoför sesini çıkarmaz. Bir köprüden geçerlerken İngiliz yine aynı soruyu sorar. Şoför köprünün 1960'larda bir yılda yapıldığını söyleyince, İngiliz yine aynı tavırla İngiltere'de böyle bir köprünün en fazla 3 ayda yapılabileceğini söyler... İngiliz gideceği yere kadar birkaç kez daha tekrarlar tutumunu. Şoförün sabrı taşımıştır, ama yine de ses çıkarmaz. Tam o sırada Özgürlük Anıtı'nın önünden geçiyorlardır. İngiliz, Özgürlük Anıtı'nı gösterip onun da ne zaman, ne kadar sürede yapıldığını sorunca şoför dayanamaz. Hayretle bakar anıta ve şaşkınlıkla bağırır: "A! Dün akşam yoktu ki bu anıt!..."
Ayrıca ortalama ömür de oldukça yüksek bir grafik çiziyor ABD'de. Beyaz erkek 71,0, siyah erkek 63,3; beyaz kadın 78,8, siyah kadın ise 73,7 yıl yaşıyor ortalama olarak.
Bir Amerikalı zengin, Vatikan'da Papa'yı ziyaret edip elini öpmüş. Sonra da, "Papa hazretleri size nefis bir Polonyalı fıkrası anlatabilir miyim?" diye sormuş, Papa bozulmuş, "Evladım bildiğin gibi ben de Polonyalıyım" demiş. Amerikalı eklemiş: "Merak etmeyin sizin de anlayacağınız biçimde yavaş yavaş anlatırım."
İlginçtir, Amerika deyince ilk akla gelen Amerika kıtası değil de, Amerika Birleşik Devletleri geliyor. İlginçtir diyorum; çünkü benim de aklıma önce ABD geliyor. Belki de dünyanın en güçlü devleti oluşundan kaynaklanıyor bu duygu...
İnsansal ilişkilerden söz ettiği sürece, zaman ve mesafeler ne denli küçülürse ve kısalırsa kısalsın gezi edebiyatının modası geçmeyecek ve yeni atılımlarla bu edebiyatın yenilikleri sürecektir.