"Gurbetçi", "Almancı", "Misafir", "Yabancı" gibi isimlendirmelerle geçen yıllar içinde ikinci ve üçüncü nesil Türkler, işveren, akademisyen, sanatçı, sporcu, yazar, yönetmen ve siyasetçi kimliklerle ön plana çıkmaya başladılar. Hiç kimsenin fark etmediği nokta onların sadece işçi değil aynı zamanda insan olduklarıydı.