Buz Kapanı kitaplarını, Buz Kapanı sözleri ve alıntılarını, Buz Kapanı yazarlarını, Buz Kapanı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birbirlerine kenetlendiler, sanki birbirlerinden başka kimseleri yokmuş, sanki birbirlerini bir daha hiç bırakmayacaklarmış gibi, serin okyanus rüzgarının önünde birlikte sallandılar.
Gleenn Meade’in polisiye türündeki ününü biliyordum lakin hiç okumamıştım. Okuduğum ilk kitabı oldu “Buz Kapanı”
Kurgu çok güzeldi ama bazı yerler gereksiz uzatılmıştı ayrıca final de biraz aceleye gelmiş hissiyatı verdi bana.
Diğer kitapları daha iyimiş. Bir kitabı daha var elimde. Kısmet bakalım.
•
Baş kahramanımız Jennifer’in 2 sene önceki hazin bir olayda annesi öldürülür, kardeşi sakat kalır, kendi kıl payı kurtulur ve babası kayıplardadır.
Alplerde buzulların içinde bir ceset bulunur ve Jennifer İsviçre yollarını teper.
Alp dağlarında , soğuğu hissede hissede okuyorsunuz kitabı.
Acaba ölen kişi babası mı?
Jennifer bu süreçte neler yaşacayacak? Sırlar, yüzleşmeler ve soğuk.
Okumanız ve sevgili Jennifer’ın bazı salakça davranışlarına kızmanız gerek, üstelik avukat kendileri.
•
Neyse çok çok bayılarak okumadığımı belirterek yine de polisiye türü sevenlere önerebilirim.
Buz KapanıGlenn Meade · Kırmızı Kedi Yayınları · 2018981 okunma
Bir erkeğin karısına onu sevdiğini belli etmek için iki şey yapması gerektiğini söylerdi. Biri karısının saçlarını fırçalamak, diğeri dertlerini dinlemekmiş.
... kendine çekip yanağını omuzuna yasladı, birbirlerine kenetlenendiller, sanki birbirlerinden başka kimseleri yokmuş, sanki birbirlerini bir daha hiç bırakmayacaklarmış gibi, serin okyanus rüzgarlarının önünde birlikte sallandılar.
"Çok kısa bir zaman sonra konuşmamız gerekecek Bobby. Sadece bu geceyi değil, bütün olanları. Çok acı verici oldukları için konuşamadığımız konuları da. Farkındasın değil mi? Geçmişi bırakıp hayatımızda ileri gitmemiz için tek çarenin bu olduğunu biliyorsun değil mi?"
Sonsuza dek geçmişinin tutsağı olmuş, geçmişin prangasından kurtulamamıştı. Anıların hala neden peşini bırakmadıklarını biliyordu. Bazen, düşlerden başka bir şeyi olmuyordu.
İmkansız olduğunu ta yüreğinin derinliklerinden biliyordu ama bir gün, bir şekilde, ruhunu çevreleyen iblislerle barış içinde yaşamayı öğrenmesi gerekliydi.
Onu hala özlüyordu. Sesini, yoldan gelişini, koşup kollarına atılmayı özlüyordu. Onunla ilgili o kadar şey özlüyordu ki. Sızı hiç dinmemişti ve dinmeyeceğini de biliyordu.
"Biliyor musun, ben de kolay vazgeçenlerden değilim."
"Biliyorum"
"Eğer dayanacak bir omuz ya da seni dinleyecek birine ihtiyaç duyarsan telefon etmekten çekinme"
"Bir insan nasıl olur da bir çocuğa ateş eder," diye düşündü. Bir insan güzel ve kendi halinde bir çocuğa nasıl ateş edip onu sakat bırakır, sonra da hiç pişmanlık duymaz?