Kur'an, hakikati, bütün diriliği ve sağlamlığıyla, her yaratığın alırlığına göre, sürekli olarak açıklayan ve açıklayışı tükenmeyen, sürekli olarak tebliğ eden, mucize halinde ilâhî sözlerin, gönlümüzün sır aynasında tecelli eden ilâhî kelimelerin bir araya gelerek kurdukları doğruluk, iyilik ve güzelliğin eksiksiz fazlasız terkibidir
İslam için dünyanın sonuna kadar yaşama bakımından ilahi bir teminat bulunmakla birlikte bu teminatın bir kere İslam'a girmiş her ırk için verilmiş bir teminat olduğuna dair bir düşünce yanlıştır. İslam'ı elinde tutmak için her ırk veya toplum, her kişi ve insanda olduğu gibi bir çaba göstermek zorundadır. Bunu göstermezse o meşale elinden alınır. Sönmez o meşale. Bu sefer başka daha layık bir ele verilir. Fakat o insan veya ırk o mutluluğu bir kere elinden kaçırmış olur. Bundan çıkan açık sonuç şudur ki, bugünkü İslam dünyasının kötü durumundan bazılarının iddia ettiği gibi İslâm değil, bizzat o İslam'ı ruhlarında tutamayan müslümanlar sorumludur.
İslâm dünyası, takva erlerinin açtığı caddede yürüyecek, büyük inanç, düşünce, bilim, sanat, edebiyat ve eylem kahramanlarını doğurmak zorundadır. Var olmak için ve insanlığın yeniden, yeni baştan var olması için.