Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çağdaş İslam Düşünürleri

Cağfer Karadaş

Çağdaş İslam Düşünürleri Sözleri ve Alıntıları

Çağdaş İslam Düşünürleri sözleri ve alıntılarını, Çağdaş İslam Düşünürleri kitap alıntılarını, Çağdaş İslam Düşünürleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslam sadece Allah ile kulu arasında bir ilişkiden ya da camilerde toplu olarak serbestçe ibadet etmekten ibaret değildir. Baskı ve şiddetten uzak kalarak toplum hayatının her önemli noktasında İslâm var olmak ister.
Sayfa 53 - Ensar
İslâm sadece Allah ile kulu arasında bir ilişkiden ya da camilerde toplu olarak serbestçe ibadet etmekten ibaret değildir. Baskı ve şiddetten uzak kalarak toplum hayatının her önemli noktasında İslam var olmak ister.
Sayfa 53 - Prof.Dr. Süleyman UludağKitabı okudu
Reklam
Halbuki insan tarihin çocuğudur ve sahip olduğu değerler yılların birikimi ile muhteva ve form kazanmaktadır.
Peygamber faktörü çekip alındığı takdirde Kuran fikir, zikir ve dua statüsü içinde bir kitap hüviyeti alır, onu insan hayatına uygulamak ve bir mümin topluluk oluşturmak mümkün olmaz. Bunun aksini söyleyenler, eğer sığ görüşlü ve art niyetli değillerse, hazıra konmuş mirasyedilerdir.
Sayfa 362 - Prof.Dr.Bekir TopaloğluKitabı okudu
Biz ilim geleneğimizi unuttuk, âlim prototipimizi kaybettik ve bazı şeyleri ihmal ettik. Kaybettiğimiz bu şeyleri Şark'ta veya Garp'ta değil, yitirdiğimiz yerde aramamız gerekir. Atalarımız "Yiğit düştüğü yerden kalkar" dememiş midir ?
Sayfa 377Kitabı okudu
İslâm'da yüksek eğitimin amacı, "kâmil insanı", yani aklî ve ahlâkî ve manevî melekeleri bütün ve entegre edilmiş bireyi yetiştirmektir. Bu yüzden ilim, ahlâk ve tefekkürü bünyesinde birleştiren Müslüman aydınlar, modern eğitimin uzmanlaşması tuzağından kendilerini korumak ve bakış açılarında evrensel ve kuşatıcı olmak zorundadırlar.
Reklam
Seküler Dünya Görüşünün Eleştirisi
Attas’a göre, kökleri bilim devrimine ve Aydınlanma hareketine giden modern Batı’nın ürettiği bilgi ve bilme biçimleri, özünde sekülerdir ve İslâm’ın temel kabulleriyle çatışma içerisindedir. Bu seküler bilgi, modern bilimden eğitim sistemine, film sanayiinden uluslararası kuruluşlara kadar çok geniş bir kurumlar ağı tarafından üretildiği ve norm olarak takdim edildiği için, batılı olmayan toplumlar ve özellikle İslâm dünyası için entelektüel bir tehdit ve meydan okumadır. Bu yüzden Attas, hem çağdaş Batı düşüncesiyle diyaloğa girmenin, hem de İslâm tefekkür geleceğini yeniden ihya ve inşa etmenin ön şartı olarak, “bilginin batılılaşmaktan kurtarılması” (dewesternization of knowledge) gerektiğini müdafaa eder.
Sayfa 191 - İbrahim Kalın
“Batı felsefesi ve biliminde yaptığım bu uzun entelektüel seyahatten sonra, mutasavvıfların ve İslâm felsefecilerinin fikirleri artık bana çok derin manalar ifade etmeye başlamıştı. Bu yepyeni idrak, tevarüsen aldığım şeylerin basit bir taklidi veya tekrarı değildi. Aksine uzun araştırma ve hatta çilenin sonunda ulaştığım şahsî keşfin neticesiydi. İslâmî hikmet, sadece Müslüman doğup ve öyle eğitildiğim için değil de ALLÂH’tan başka bir lütufla Ezelî Hikmete, onun en evrensel ve en canlı tezahürü olan İslâmî hikmete sevk edildiğim için, en yoğun tarzda yaşadığım bir gerçeklik olmuştu. Son yirmi yıldır devam ettiğim bu fikrî yolculuk süresince gayem, ‘bilinen’in sınırları ötesinde bulunan ‘bilinmeyen’i keşfetmekten ziyade, doktrin ve prensip olarak bana verilmiş olan bu bilginin farkına vararak onda daha da derinleşmek ve bu ilmi, kaderin beni sevk ettiği dünyada taşımak olmuştu.”
Sayfa 205 - Seyyid Hüseyin Nasr
Nasr, Batı düşüncesinin sınırlarını aşıp daha çok tatmin olacağına inandığı, Doğu’nun hikemî öğretilerine ulaşmanın yollarını arıyordu. Bu arayış içindeyken Di Santillana Nasr’a fikrî tekabülünde dönüm noktasını oluşturacak, Rene Guenon’un eserlerini tanıttı.
Sayfa 203 - 204
Seküler Dünya Görüşünün Eleştirisi
İslâmîleştirme, daha özelde de “bilginin İslâmîleştirilmesi”, tersinden bir süreçle ve bilginin seküler kimliğinden arındırılması ile başlamak zorundadır. Aksi halde seküler bilgi formlarının revizyona tabi tutulmadan İslâmîleştirilmesi, ‘otantik’ manâda İslâmî değil, sekülerleşmiş bir dinî bilgi birikiminin üretilmesine yol açar. Bu manâda Attas modern Batı düşüncesinin tamamen ve indirgemeci bir tarzda reddinden ziyade, onunla eleştirel ve İslâmî bir nokta-i nazardan ilişkiye girilmesini öngörür.
İbrahim Kalın
Reklam
Seküler Dünya Görüşünün Eleştirisi
Attas, ilk olarak 1978 yılında yayınlanan Islam and Secularism adlı eserinde, modern düşünce kalıplarının, idrâk tarzının ve yaşam biçiminin ortaya çıkışını, tarihî bir süreç içerisinde ele alır. Orta Çağ Hıristiyan dünya görüşünün 17. yüzyıl bilim devrimi ve Aydınlanma hareketi karşısında gerilemesi, evrenin ‘büyüsünün bozulması’ (disenchantment) ve tabiat bilimlerinin indirgemeci, fizikalist ve profan bir temel üzerine bina edilmesi, bu sürecin önemli aşamalarını oluşturur. Hıristiyan teolojisinin karşı karşıya bulunduğu varlık ve bilgi krizi, bir tarafta Nietzsche’nin “Tanrı öldü” kehanetine atıfta bulunurken, öte tarafta dinî inanç, estetik duyuş ve felsefî çıkarım gibi tecrübî-bilimsel bilginin dışındaki farklı biliş tarzlarının meşruiyeti sorununu gündeme getirir.
İbrahim Kalın
Atay, Kur'an'daki buyrukların insan doğasına uygunluğunu anlamak için sık sık yaptığı şu ayrımı yineler: Bir Kur'an'ın dini vardır, bir de bilginlerin (ulemanın) dini. Kur'an'ın dini doğa dinidir, ama bilginlerin dini doğa dini değil, kurum ve örgüt dini olduğu için saptırılmış dindir. Kur'an'ın doğa dininin anlamı, insanın doğasına uygun, onu zorlamayan,ona sıkıntı vermeyen hükümler koymasıdır. Bu anlamda , din insan içindir, insan din için değildir.
Sayfa 287 - Ensar YayıneviKitabı okudu
Ateizm ile antiteizm, ate/ateist ile antiteist arasında fark vardır. Ate Tanrı'nın varlığını kabul etmez. Ateist Tanrı inkârcısıdır, ayrıca bunun propagandasını yapar. Antiteist ise Tanrı inancına karşıdır. Ateist, tanrının olmadığına inanır ama ona inananlara karışmaz, saygı duyar. Buna karşılık kendi inancına da saygı duyulmasını ister. Antiteistler ise Tanrı'ya inanmadıkları gibi Tanrı'ya inananları da bu inançlarından vazgeçirmeye çalışırlar, ateizmin propagandasını hatta militanlığını yaparlar. Komünist sistem antiteizmi esas almıştı. Ateizm, antiteizme göre ehven-i şerdir.
Sayfa 49
Materyalizm: Materyalist felsefenin kökü eski çağ Yunan filozoflarından Demokritos'a kadar gider. Maddecilere göre her şey maddeden gelir, yine maddeye döner. Evreni, Tanrı değil, zorunlu ve değişmeyen kanunlar idare eder. Bunları değiştirecek bir kuvvet yoktur. Düşünce beynin bir fonksiyonudur, sinir ve cevherinden ayrı bir ruh yoktur. Evrendeki olay ve kanunların bir amacı mevcut değildir. Evrende, biri tabiat diğeri ahlâk olmak üzere iki türlü kanun yoktur, sadece madde alemindeki kanunlar vardır. Teizm, ilmin düşmanıdır.
Sayfa 47
Eğitim/Te'dîb/Edeb ve Eğitimin Gayesi
Eğitimde öncelik, öğretmene yahut müfredata değil, öğrenciye ve onun zihnî, ahlâkî-manevî ve kişilik gelişimine verilmelidir. Eğitimin hem gayesi hem de aracı edeptir. Edep kavramının merkezî yerinden dolayı, Attas İslâm eğitimini bir "te'dîb (edep kazandırma)" hareketi olarak tanımlar. Bilgi ile ahlâkı (erdemli olmayı) birleştirmeyi hedefleyen "te'dîb" kavramı, aynı zamanda akıl ile kalbi, vahyî ve kesbî bilgiyi, "iyi insan" ile "iyi vatandaş" olmayı, birbirini tamamlayan unsurlar olarak görür. Bu manâda edep, "bilginin ve varlığın, çeşitli derece ve kademelere göre hiyerarşik olarak tanzim edildiğini kabul etmek ve insanın bu hiyerarşi içerisindeki yerini maddî, fikrî ve manevî yeteneklerini bilmesi" olarak tanımlanır. Böylece eğitimin gayesi, sadece bilgi yahut kollektif normları genç zihinlere aktarmak değil, onlara akıl, kalp, tefekkür, edep, hiyerarşi, olgunluk, erdemlilik, iyiyi kötüden ayırma ve adalet gibi kavramları belletmek suretiyle entegre olmuş kişiler yetiştirmektir.
Sayfa 198 - 199
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.