Oğul! Ey Türk oğlu! Alnını yükselt, göğsünü ger, çevrene gurur ile bak!
Ayağının altında görünen şu geniş dünyanın egemeni sensin, senin soyun olacaktır.
Evrenin en büyük kahramanları, cihangirleri bütün senden doğacaktır.
Ey ah söyle! Zahm-ı dilimden zebânın ol
Ey çâk-i sîne! Nüshai şerh-i beyânım ol
Ey eşk-i dîde! Ben diyemem yâre derdimi
Sen rûy-i zerdem üzre gelip tercümânım ol
Bu vatanın her avuç toprağı bir şehit kanıyla yoğrulmuş iken nasıl oluyor da bahçelerinde yine beyaz güller, ak zambaklar, sarı papatyalar yetişiyor? Her köşesi inleyen bir ninenin, kahrolan bir sevgilinin acı yaşlarıyla sulandığı halde nasıl oluyor da çiçeklerinin göbeklerinde yine her arı bir içim tatlı, her kelebek bir parlak renk buluyor?