“Madem öyle o tuzlu kahveyi ben de sana içiririm.” demişti Sema kendi kendine. Fakat, Deniz’in o kahveyi içmeye hiç niyetinin olmadığı, “Kahvelerinizi nasıl içersiniz?” sorusuna verdiği yanıtla ortaya çıkmıştı. “ Sen nasıl içersen, o şekilde yap. Tek fincandan içelim kahvemizi.”
Hangi günahımın bedeliydi,
Gözlerine hasret yaşamak?
Dilimden düşmeyen adınla,
Yarim, sana kavuşamadan.
.
Söyle bana bir tanem,
Reva mıdır sensiz kalmak?
Yüreğim sensizlikle yanarken,
Gözyaşlarımla kavrulmak.
.
Severken senden vazgeçmek,
İnan, ölüm gibi bir hal.
Ruhumun canı ne kadar acısı da
İmkansızım... Hoşça kal...
" Kelimelerimden değil,
Gözlerime bakıp ta anla.
Dilimden dökülenleri değil,
İçimden geçenleri anla.
Anlattıklarımdan değil,
Anlatamadıklarımdan anla.
Gülümsemelerimden değil,
İçimdeki fırtınadan anla.
Ellerimi tuttuğunda değil,
Kalp atışlarımdan anla.
'Seni seviyorum'lardan değil,
Sana dualarımdan anla.
Söyleyebildiklerimden değil,
Sustuklarımdan anla.
Daha çoğumu isteme benden,
Ben susayım, sen anla. "