En Eski Candide ve Micromegas kitaplarını, en eski Candide ve Micromegas sözleri ve alıntılarını, en eski Candide ve Micromegas yazarlarını, en eski Candide ve Micromegas yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Candide: Çok geniş, çok verimli bir araziniz olacak,
Türk: Sadece yirmi dönümlük bir yerim var, burayı çocuklarımla beraber eker biçerim; bu da bizden, üç büyük fenalık olan can sıkıntısı, işsizliği ve yoksulluğu uzaklaştırır."
Pangloss: Üstad, bize insan adlı bu tuhaf hayvanın neden yaratıldığını söylemenizi rica etmeye geldik.
Derviş: Sen buna niye karışıyorsun, senin işin mi bu?
Candide: Ama sayın efendimiz, dünyada korkunç fenalıklar var.
Derviş: Kötülük yada iyilik olmuş bundan ne çıkar? Sultan, Mısır'a gemi yolladığı zaman içindeki farelerin rahat olup olmadıklarını düşünür mü?
Pangloss: Öyleyse ne yapmalı?
Derviş: Çeneni kapatmalısın.
Pangloss: Sizinle biraz sonuçlarla nedenler hakkında mümkün dünyaların en iyisi, fenalığın kaynağı, ruhun niteliği ve sonsuz uyum hakkında tartışaçağım diye seviniyordum.
Derviş bu sözler üzerine kapıyı yüzlerine kapattı.
Okuduğum bütün kitaplar arasında yalnız bir tanesi yaşamanın anlamını anlatıyor olsaydı bu kitap olurdu. İnsan ne için yaşar sorusunu,iyiliklerin ve kötülüklerin aslında neden var olduğunu kitabın sonuna kadar sabredip okursanız ve derin göterişli,tumturaklı felsefik anlamların yapaylığına bulanmamış ,duru ve dingin gerçeğin peşindeyseniz kitabın sonunda bulacaksanız.Bir de hayatımda ilk kez başlı başına ironiden ibaret bir kitap okuduğumu itiraf etmeliyim.
Candide Surinam’da karşılaştığı, sol bacağı ve sağ eli olmayan bir zenciyle konuşur.
Candide: “Hey yüce Tanrım! Bu korkunç durumda ne yapıyorsun?”
Zenci: “Efendim ünlü tüccar Vanderdendur’u bekliyorum.”
Candide: “Seni bu hale sokan Vanderdendur mu ?”
Zenci: “ Evet Efendim. Burada gelenek böyle, giysi olarak bize yılda iki kere bezden bir don verirler, şeker fabrikasında çalışırken parmağımızı değirmen taşına kaptırırsak elimizi keserler; kaçmak istersek bacağımızı biçerler. Ben bu iki belaya da uğradım. İşte siz Avrupa’da bu sayede şeker yiyorsunuz.”