Artık kendimle de barışık olmadığımdan olacak, başkalarıyla ya hiç anlaşamıyor ya da çok az, o da zar zor anlaşabiliyordum. Ara sıra elde edilen başarılar; bir hayatı, bir boşluğu doldursun, bir sıla özlemini gidersin diye aradığım sevinçler yok değildi; ama bunlar öylesine yetersizdi ki duyduğum varoluş kaygısını birazcık olsun dindiremiyorlardı bile. Beni oyalamaktan öte yapabildikleri birşey de yoktu. Istırap ve başarısızlıklar bana, başarının sevinçlerinden daha gerçek gibi geliyorlar. Yaşamayı durmadan denedimse de her seferinde hep kıyısından köşesinden geçtim. Galiba insanların çoğu da böyle. Unutmayı bir türlü beceremedim. Unutmak için, sadece kendi ölümümü değil, sevdiklerimin ve dünyanın sonunu da unutmak gerekiyor.