Semerkant uykusuz geceler geçiriyordu. Sultan Muhammed de uyuyamayanlar arasındaydı. Arz odasında Kıpçak Hanı Tonguç Hanla konuşurken sabah ezanı daha okunmamıştı. Cengiz Han yakınlardaydı, Otrar'a yürüdüğü haberi geliyordu. Sonra Semerkant'a, Buhara'ya, Kurgan'a gelecekti.
Tonguç, "Allah korur," deyince, "Allah koruyalım diye bizi başa getirdi ama biz ne yaptık?" diye sordu. "Kendimizi beslemeyi düşünürken, halkın kırılması vız geldi. Ülkemin güllük gülistalık olduğunu söyleyip, çekilen açlıkları, eziyetleri gizlediniz. Milletimiz aç gezerken, ben yemekten patlıyordum. Millet toprak bulamazken, ben beylerime şehirler ihsan ediyordum. Şimdi o beyler nerede?
İlk karısı onun için önemliydi, çünkü ilk aşkıydı ve zor günlerini paylaşmıştı. Bu yüzden ilk karısı Burte'den doğan dört oğlunu ülkesinin varisi yaptı.
Cengiz Han yalvaran Buharalıları süzdü. Yanındaki Müslümanlardan Danişmend Hacip'e döndü.
"Bunlar Müslüman değil mi?"
"Evet büyük Kaan"
"Peki, kitaplarında düşmana silâh çekmeden teslim olmaları hakkında emir var mı?"
"Hayır"
"Sor bakalım. Kitaplarında böyle bir emir yoksa niçin teslim