Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cevherden Gerdanlıklar

Abdülkadir Geylani

Cevherden Gerdanlıklar Gönderileri

Cevherden Gerdanlıklar kitaplarını, Cevherden Gerdanlıklar sözleri ve alıntılarını, Cevherden Gerdanlıklar yazarlarını, Cevherden Gerdanlıklar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
640 syf.
·
Puan vermedi
·
22 günde okudu
ey uykuda olan kişi! uyan! gözlerini aç! önüne bak! başına azab askerleri üşüşmüş... kerim ve ziyâdesiyle bağışlayanın lütfu olmasaydı sen şüphesiz o azabı hak edecektin!.. ey kardeşim! Allah aşkına hayatın uzun sürmesine, malın çok ve insanlar arasındaki mevkiinin yüksek olmasına sakın aldanma! çünkü gece ile gündüzün birbirlerini takip etmesinde
Cevherden Gerdanlıklar
Cevherden GerdanlıklarAbdülkadir Geylani · Alem Yayıncılık · 20075 okunma
gözümü ne kadar senden başkasına çevirmeye uğraşsam da, yine gözüm sana evet sana dönmekte!...
Sayfa 361 - âlem yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
kalbimdeki aşkı gizlemek istiyorum ama nâfile!...
Sayfa 452 - âlem yayıncılıkKitabı okudu
şeyh adiy, şeyh abdülkadir'e tevazû içinde: - bana ne tavsiye edersiniz? diye sorunca, şeyh abdülkadir hazretleri: "kitab ve sünneti.." buyurdular.
Sayfa 269 - âlem yayıncılıkKitabı okudu
uzaklardan sevgili bana göründü. öyle şeyler gördüm ki anlatılması imkânsız...
Sayfa 200 - âlem yayıncılıkKitabı okudu
hizmetçisi ebûr-rıdâ anlatıyor:
bir gece onun hâlvet kapısını çaldım. ses alamadım. kapıyı açıp içeriye girince kendisini göremedim. hayretle bakıp durur iken bir de baktım ki, hâlvet odasının tavanından birden aşağı atlamaz mı? daha ben kendilerine bir şey sormadan hemen şöyle dedi: - canım kâ'beye gitmek istedi.. gittim, bâki olan celâle şükr secdesi yaptım..
Sayfa 106 - âlem yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
şeyh abdülkadir'in bizzat kendisi, 558. yılında bağdat'ta kürsü üzerinde bize anlattı: - yirmi beş sene ırak sahralarında seyahat ettim. kırk sene, sabah namazını yatsı abdesti ile kıldım, sonra kur'an okumaya başladığım zaman, uyumamak için tek ayak üzerinde durur elimi duvara tutardım, seher vaktine kur'an'ı baştan sonuna kadar hatm etmedikçe o vâziyetimi bozmazdım..
Sayfa 70 - âlem yayıncılıkKitabı okudu
sonra bütün her şeyim Allah'ın oldu.. Allah için oldu.. yapayalnız kaldım.. varlıkların hepsi arkamda kaldı fakat matlûba vâsıl olamadım. matlûba erişmek için tevekkül kapısını denedim, orasını pek kalabalık gördüm. geçtim oradan. şükür kapısını denedim, belki oradan matlûba vâsıl olurum, dedim. olmadı; orasını da kalabalık buldum.. oradan da savuştum.. zenginlik kapısından geçeyim dedim o da olmadı. çünkü orası da pek kalabalıktı.. bir de kurbiyet kapısını çalıp onu da deneyeyim, dedim olmadı, çünkü orası da pek dolu idi.. nefesimi doğru müşahede kapısında aldım. ne gezer, orası da ardına kadar dolu... başka hiç bir yere bakmadan doğru fakirlik kapısına doğru ilerledim. bir de ne görsem, o kapı benim için tâ ardına kadar açık değil mi?.. hemen içine girdim. girdim ama bütün terk ettiklerim orada tam tekmil beni bekliyorlardı..
Sayfa 47 - âlem yayıncılıkKitabı okudu
nefsim kendi şeklinde bana gelir ona dost olmam için adeta yalvarırdı. yüz vermeyince de bana karşı zor kullanmaya başlardı. onunla yaptığım savaşlarda da Allah beni muzaffer kılmıştır.. hulâsa nefsimle tedricen mücadele etmesini bildim: onu sımsıkı iki elimle yakaladım, yıllarca şehirlerin harabelerinde onu iskâna mecbur bıraktım.. bir sene mübah ot ve bakliyattan bulduğumu yedim, hiç su içmedim. diğer bir sene su içtim fakat ağzıma gıda nâmına hiç bir lokma koymadım. üçüncü seneyi de hiç yemeden, içmeden ve uyumadan geçirdim...
Sayfa 43 - âlem yayıncılıkKitabı okudu
din âlimlerinden fıkıh dersi alıyordum. sahralara çıkıp gece gündüz harabe binalarda kalıyordum. bağdat'a inmiyordum.. üzerime yünden cübbe giyiyor, başıma da harika (bir bez) alıyordum. diken ve benzeri şeyler üstünde yalınayak yürürdüm. karnım acıkınca dağlarda mübah otlardan ne bulursam yiyor, nehirlerden su içiyor, ayrıca nehir kenarlarında diken kökleri (keçi boynuzu), marul yaprakları ve bakliyattan ne bulursam yiyordum. bu hâl bende günlerce böyle devam etti. hiç bir şeyden korkmadım, nefsimle mücadele ettiğim için hâlimden memnundum. gece Allah tarafından bir yolcu geldi, beni gece gündüz hafifçe bir hırpaladı.. sonra sahraya çıktım. bağırıp durdum. bir mecnun gibi dolaşmağa başladım.derken beni hastaneye kaldırdılar, sonra öldüm, iyice yıkadıktan sonra beni kefene sardılar -- ben bunları hep gözümle görüyordum -- derken tam defn edecekleri sırada ayıldım. meğer mânevî bir âleme dalmışım da farkında değilmişim..
Sayfa 42 - âlem yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
ey ulvî hakikât! her devirde dâima sen takib edilirsin. ey ulvî Hak'lı! her devirde cefayı hep sen çekersin. çünkü, garipsin, çünkü yüce peygamberin sallallâhû aleyhi ve sellem öyle haber vermiştir. "islâm gariplikle (gariplerle) başladı, yine garipliğe dönecektir.. ne mutlu o gariplere."
Sayfa 11 - âlem yayıncılıkKitabı okudu