Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ceylanlar Suya İndi

Fikret Otyam

Ceylanlar Suya İndi Gönderileri

Ceylanlar Suya İndi kitaplarını, Ceylanlar Suya İndi sözleri ve alıntılarını, Ceylanlar Suya İndi yazarlarını, Ceylanlar Suya İndi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Bir adam okumadı mı ne farkı var şu güttüğüm koyundan.”
Sayfa 10 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
82 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
1978 yılı Urfa'yı daha çokta Harran Ovasını oradaki imkansızlıkları gördüğü manzaraları fotoğraf makinesiyle çekip kitap yazan Fikret Otyam kitapta acıklı hikayalere de yer veriyor. Oradayken kendini sevdiren ve oradaki insanla bütünleşen yazar burayı hiç unutmuyor, fırsat buldukça bölgeye gidiyor. Aynı zamanda eğitimsizlik konusuna da değinmiştir. Kitap ince olmasına rağmen geçmişi o dönemin şartlarını hafızalara kaydediyor adeta.
Fikret Otyam
Fikret Otyam
Ceylanlar Suya İndi
Ceylanlar Suya İndiFikret Otyam · İş Bankası Yayınları · 201148 okunma
Reklam
Babası Mustafa mayınlı topraklarda orada yatıyor neredeyse paramparça gördün oraları tekmil mayınlı mayınlı topraklar Anladık ki koyunlar mayınlı topraklara kaçmış. Mustafa da buralarda mayın yoktur diye arkasından gitmiş; ne yazık ki ayağı bir mayına basmış ve kaldırınca dedik ya mayına ayağını basınca değil kaldırınca patlar ve Mustafa ayağını kaldırınca mayın patlamış.
Sayfa 79 - Kültür yayınlarıKitabı okudu
Köydeki ve yöredeki insanların kadın erkek çoluk çocuk hepsi dövmeli. Alınlarında yanaklarında tam burunlarının uçlarında kollarında her yanlarında dövme var bu bir inanış.
Sayfa 63 - Kültür yayınlarıKitabı okudu
Murra kahvesi
Kulpsuz fincanlarda sunuyorlar murrayı; ama öyle dolu değil dibinde azıcık şeker de koymuyorlar içtim apacıydı uzattım o kulpsuz fincanı adam hemen o minik güğümden yeniden koydu bir parmak kadar onu da içtim yine uzattım fincanı alsın diye yeniden koyuverdi. Baktım olmayacak istemem artık sağ olun dedim gülüştüler Meğerse fincanı ters çevirip vermezseniz "yeniden istiyorum." anlamına gelirmiş.
Kuzeyden karacadağlar Güney ve güneydoğu'dan Abdülaziz dağları çevreler Harran ovasını Kasım Aralık Ocak Şubat ve Mart aylarında kimi zaman iyi yağmur düşer buralara kimi zaman tek damla düşmez.
Sayfa 5 - Çoban MustafaKitabı okudu
Reklam
Değişmez kural
Ağalar bizi boğaz tokluğuna çalıştırıyor, sömürüyor yani. Bizi sömüren bu ağalar gibi, ülkeleri sömüren başka büyük devletler, yani ağa devletler de var. O ağa devletler, yolsul ülkeleri sömürür, iliğini kemiğini yer bitirirler, mallarını ucuza kapatmak isterler, kendi mallarını palalı satarlar...
Sayfa 71 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - 3. BasımKitabı okudu
Sahipsiziz, soranımız yok, edenimiz yok, kalmışız çölyazıda böyle yalın yapıldak. Seçim zamanı şehirden adamlar gelir, oylarımızı isterler, bize verin derler, diller dökerler, yeminler ederler, alırlar oylarımızı, sonra kodunsa bul!.. - "Siz de onlara oyunuzu vermeyin, öğrenin artık kime oy vereceğinizi! "
Sayfa 56 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - 3. BasımKitabı okudu
(...) Bunlar bizim insanlarımızdı. Bunlar bizim yurttaşlarımızdı. Ama neden böylesine yoksul, ama neden böylesine unutulmuş, bırakılmış?.. Yok mu bu işlerde bir değil bin yanlışlık?
Sayfa 31 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - 3. BasımKitabı okudu
(...) Yoksulluğun gözleri kör ola. Bize bu halları uygun görenlerin de!
Sayfa 27 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - 3. BasımKitabı okudu
Reklam
Neden öldürmeli, sevmeli değil? Neden öldürmeli, sevmek diye bir şey varken dünyada?
Sayfa 23 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - 3. BasımKitabı okudu
82 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
35 saatte okudu
Coğrafyan Kaderin :/
Adeta bir film gibi bir nefeste okuyup, yabancısı olduğumuz bir çok tecrübeye ulaşabileceğimiz bir kitap. 1978 Urfa’sının, Harran ovası civarınının bir çok saflığı, temizliği, güzelliği, doğal ve orijinalliği ile birlikte henüz gelişmemiş özellikle o yöre halkının zorlu yaşantısını resmediyor.. kitapta iki acıklı hikaye var ama en sondaki özellikle son derece acıklı bir hikayeyle -ki kitaba damga vuran yaşanmış acı bir hikayeyle- sizi tam deyimiyle son sayfasıyla koltuğunuza gömüyor..
Ceylanlar Suya İndi
Ceylanlar Suya İndiFikret Otyam · İş Bankası Yayınları · 201148 okunma
Böyle mi gittin Mustafam? Böyle mi gelecektin Mustafam?
O senin tanıdığin Çoban Mustafa, yani Şeyhmuz'un babası, koyunlarını almış her zamanki gibi, yaylıma götürmüş kavalını çalarak. Bilirsin, Mustafa çok iyi kaval çalardı. Uyanık da yanında, koyunların can bekçisi. O gece köye dönmemişler, eh olur, sabah döner demişler, demişler ama, sabahleyin de dönmeyince telaşlanmışlar. Koyunlar sağılacak,
“Bak Şeyhmuz, gün olacak buralarda da okullar açılacak. Gün olacak topraklarınız olacak, ağalardan kurtulacaksınız. Sularınız olacak, yollarınız, ama er geç olacak. Benim ayağımın çatlaksız olması senin ayağının yaralarına iyi gelir mi? Gelmez. Yanlışlık ayaklarımızda değil? Sen ne diyordun. 'Ağalar bizi boğaz tokluğuna çalıştırıyor,
Çekirgeler taze ekinleri biçip geçiyor, kel kel kalıyor sapları. Bir indiler mi tarlaya, artık oradan hayır kalmıyor, sanki her biri biçerdöver, tarayıp gidiyorlar. Kisa sürede kelleşiyor tarla... Sürünün nereye indiği hemen saptandı. Tenekeler çalınıyor, tüfekler atılıyor, ürkütülüyor sürü. Oradan da fazla zarar vermeden kalktılar. Jandarma telefonuyla öbür köylere haberler ulaştırıldı, ekipler o tarafa hızla gitti. Ertesi günü öğle üzeri yeni bir haber geldi. Bu başka bir zararlı sürü. “Süne” diyorlar. Hamamböceği gibi pis bir böcek. Bunlar da buğdayın başağına, taze sütlü buğdaylara musallat. Buğdayların özünü emiyorlar. Tüm köy halkı, kadın, çoluk çocuk demeden torbasını kapan daldılar tarlaya sıra olup, süneler elle toplanıyor tarlada olduğu zaman, dağlara ilk geldiğinde yine ilaç ve alevle yok ediliyor. Tarımsal savaş örgütü bu süneleri para ile alıyor. Kısa sürede bunlardan da kurtuldu köylüler...
84 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.