Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sömürge Valisi'nin Himayesinde Vahdettin'in İşgal İstanbul'u

Charles Harington

Atilla Oral

Charles Harington Gönderileri

Charles Harington kitaplarını, Charles Harington sözleri ve alıntılarını, Charles Harington yazarlarını, Charles Harington yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İngilizlere son darbeyi Fenerbahçe vurdu.. Fenerbahçe - 5 İngiliz takımı - 1
. İşgal orduları beş yıl sonra nihayet İstanbul’u terk edecekti. İstanbul’dan ayrılacakları tarih 2 Ekim Salı günüydü. İngilizler giderken Türklere unutamayacakları bir yenilgi yaşatmayı planladı. İstanbul’da geçirecekleri son Pazar günü olan 30 Eylül tarihinde Taksim Stadyumunda bir spor müsabakası düzenlendi. İngiltere - Fenerbahçe futbol maçı pazar günkü müsabakanın en önemli karşılaşmasıydı. İngilizler bu maçı büyük bir farkla kazanıp Fenerbahçe’yi ezerek yenmek ve İstanbul’dan mağrur bir biçimde ayrılmak istiyordu. Kendilerine büyük yenilgiler tattıran Fenerbahçe futbol takımından böylece intikam alacaklardı. .
Sayfa 478Kitabı okudu
Mazinde Bir Tarih Yatar, Yaşa Fenerbahçe!
. İşgal yıllarında Harington’ın bizzat organize ettiği çok sayıda futbol maçı yapıldı. İngiliz takımları ile Fenerbahçe arasında büyük çekişmeler yaşandı. Bu maçlar sıradan bir spor etkinliği değildir. Fenerbahçe bu karşılaşmalara isyankar bir ruhla çıkıyor ve rakibine deli gibi saldırıyordu. Bu işin içinde inanılmaz bir başkaldırış vardı. Kadıköy’de bir avuç Türk genci, koskoca İngiliz İşgal Ordusuna meydan okuyor, büyük bir imanla rakibini yenmeye çalışıyordu. Bu olay Kuva-yı Milliye isyanının spora yansımasıdır. General Harington, Fenerbahçe Kulübü’nün Mustafa Kemal ve Kuva-yı Milliye ile olan ilişkisini çok iyi biliyordu. Fenerbahçe ile o yüzden uğraşıp durdu. İşgal süresince Fenerbahçe’yi hedef olarak gördü ve ezmeye çalıştı. Araştırmamda Fenerbahçe’ye özel yer vermemin amacı bu işin içinde Kuva-yı Milliye ruhunu göstermektir. .
Sayfa 450Kitabı okudu
Reklam
. Osmanlı ricali arasında önemli görevler üstlenen gayrimüslimler ve yabancı ülke pasaportuyla ülkede iş gören çok sayıda ecnebi var. Ve bu kişilerin karıştığı inanılmaz dalavereli işler var. Osmanlıcılığa soyunmuş bir takım tarihçi zümresi var ki bu konulara hiç girmez. Birçok işin içyüzünü bal gibi bildiği halde tek satır yazmaz. II.Abdülhamit yadigârı Harunaçi, binlerce örnekten sadece biridir. Halkımız Osmanlı sarayında çevirmediği dolap kalmamış bu sahtekârın adını dahi öğrenememiştir. Bunun tek sorumlu su Osmanlıcı tarihçilerdir. Çünkü böyle şeyleri yazmanın Peygamber gibi yüceltmeye çalıştıkları II.Abdülhamit’in içyüzünü ortaya çıkaracağını bilirler. .
Sayfa 420Kitabı okudu
Tarihimizde bir utanç vesikası ve kapkara bir lekedir Sultanhamam!..
. Cemal Paşa, Mimar Sinan'ın şaheserini yıkmak isteyen aç gözlü menfaatçilerin önüne geçti. Yok edilmek istenen ata yadigarını son anda kurtardı “Bu binada Bahriye efradını yıkayacağım” diyerek, eseri Mehmetçik için tahsis etti. Mütareke sonrası İstanbul’dan ayrılmak zorunda kaldı. Vahdettin İngilizlere yaranmak için Cemal Paşa’yı idama mahkum ettirdi. Cemal Paşa’nın İstanbul’da olmayışını fırsat bilen menfaatçiler yeniden harekete geçti. Ata yadigarı Mimar Sinan’ın şaheseri, Vahdettin’in himayesinde, adi menfaatçilerce yıktırıldı. Sinan’ın yıktırılan şaheseri üzerine işyerleri inşa edildi. Gurbet ellerdeki Cemal Paşa ise iki yıl sonra pusuya düşürülüp şehit edildi. .
Sayfa 397Kitabı okudu
Süleyman Nazif Beyden, firari Vahdettin'e zehir zemberek mektup!..
. ...Başınızı yukarıya, göğe doğru da sakın kaldırmayınız: Pederiniz Sultan Abdülhamid-i evvelden Ertuğrul’un oğluna ve selefiniz Sultan Mehmet Reşat’tan Hazreti Ebubekir’e kadar saltanat ve hilâfette ne kadar ecdadınız varsa hepsinin ruhları utanır. Ve kızarmak bilmeyen yüzlerinize göklerden lânetler yağar. Yere... Daima yere... Yerin dibine geçeceğiniz dakikaya kadar yere bakınız ey bu dünyanın en soysuz adamı. Süleyman Nazif Bey .
Sayfa 342Kitabı okudu
. İleri gazetesinde yayımlanan makaleden: “Canı tırnağına alarak, Anadolu’da melun bir düşmanla üç sene boğazlaşan Türkler aleyhinde fetva yazmış adamın saltanatını bir tarafa bırakın, fakat İslamlıkla ve halifelikle ne ilişkisi olabilirdi? Vahdettin ağabeyine jurnal yazmak suretiyle hıyanet etmişti. Şimdi de casusluk ederek çıkıyor ve kendisini yabancı koruması altına atarken “Müslümanların Halifesi” imzasını kullanmaya utanmıyor. Anadolu’da bir kahraman Binbaşı* bir günde zaptedeceğine söz verdiği tepeyi, biraz geç ele geçirdiği için intihar etmişti. İstanbul’daki Vahdettin ise memleketinin düşman tarafından işgal edilmeyeceğine emin olduğu için canından korkarak kaçıyor.” . * Reşat Çiğiltepe .
Sayfa 311Kitabı okudu
Reklam
. Türk halkının geleneğinde “at, avrat, silâh” deyişinin çok özel bir önemi vardır. Türk erkeği çok değer verdiği bu üç varlığı başkalarıyla paylaşmaz. Türk erkeğinin en duyarlı olduğu konudur kadın. Erkeğin şerefi ve namusudur. Allah’ın bağışladığı en değerli emanetidir. Çocuklarının anasıdır. Sevgi ve saygıyla, bir ömür birlikte, yaşamını paylaştığı can yoldaşıdır. Türkler anasını, karısını, kızını bir yabancıya emanet etmez. Vatanını işgal eden can düşmanına emanet etmek!.. Bu hiç olacak iş değildir. Ucunda işkence de olsa ölüm de olsa, namuslu ve şerefli hiçbir Türk erkeği böyle bir şey yapmaz. .
Sayfa 300Kitabı okudu
Vahdettin kitaplarındaki tarihçi hilekârlıkları?...
Vahdettin haksızlığa uğramış, zavallı bir mağdur olarak gösteriliyor. Vahdettin için yayımlanan kitaplar toplumda her zaman ilgi gördü. Vah vah yazık olmuş diyenler, ağlayanlar sızlayanlar oldu. Milletimiz elbetteki çok merhametlidir. O yüzden dünyada en fazla dilenci ülkemizde bulunur. Vahdettin konusunda merhamet dilenciliğinin prim yapması bu nedenle olsa gerek. Bu tür kitapları dikkatle ve sabırla inceliyorum. İnceledikçe hayretim büsbütün artıyor. Ne ararsan var. Yalan, yanlış, uydurma, hilekârlık, ne ararsan mevcut. Ancak Milletimizin böyle hilekârlıklarla aldatılması imkansızdır. Kurtuluş Savaşı’nı bu milletin evlâtları yaptı. Saltanatı ve Hilâfeti kaldıran ve Cumhuriyet’i kuran bu milletin evlâtlarıdır. Bütün bunları yapmaya gücü yeten milletimiz elbetteki, yapılan tarih hilekârlıklarının da farkındadır. Harington’ın anıları da tarihçi hilekârlıklarından payını almış. General Harington’ın hatıratında yer alan sözler Şahbaba adlı kitapta açıkça tahrif edilmiş. Harington’ın orijinal sözleri, lâf kalabalığına ve boğuntuya getirerek bozulmuş. Harington’ın hatıratında olmayan sözler eklenerek tarih yazılmış. Harington’ın hatıratında: “Teknemde giderken yolda, acaba bana sigara kutusunu bir anı olarak verir mi diye umutlanmıştım, ancak beş karısını bana emanet etmesi beni şaşkınlığa uğrattı!” diyor. Bu cümlede bir çeviri yanlışı yok. Hediye olarak sigara kutusu almak için umutlanan Harington’a, Sultan Vahdettin beş karısını birden emanet etmiş. Harington hiç beklemediği bu olay karşısında da büyük şaşkınlığa uğramış. .
Sayfa 297Kitabı okudu
. İngilizlerin Malta zindanlarına attığı yurtsever Türk aydını Ziya Gökalp, Vahdeddin’in aleyhinde bir şiir yazdı. “İstida” başlığı ile şiiri Gazi Paşa Hazretleri’ne ithaf etti. Rastlantı eseri, şiirin gazetede yayınlandığı 17 Kasım günü: Kara Sultan, İngilizlerin himayesinde İstanbul’dan kaçtı. İstida (Dilekçe) Gazi Paşa Hazretleri’ne: Bu yurt mahrum düzenlikten, ümrandan.. Köylülerin nasibi yok irfandan; Ey kurtaran bizi zalim Yunandan! Kurtar bizi daha birçok düşmandan!. ... Sürümüzde bir kurt çoban kalmasın; Tepemizde gizli düşman kalmasın; Düşmanların dostu hakan kalmasın: Kurtar bizi bu yaldızlı yılandan! Abdühamit gerçi Kızıl Sultandı, Buna nispet yine o bir insandı.. Çok masumlar Fetvasına aldandı: Kurtar bizi artık Kara Sultandan! Ziya Gökalp İleri gazetesi, 17 Kasım 1922, s.2 .
Sayfa 293Kitabı okudu
Azgınlaşanlar masum azınlık(!) rollerine dönüyorlar!
. Mondros Mütarekesi ardından, büyük bir fatih tavrıyla İstanbul’a giren, General Franchet d’Esperey’in ve ordusunun ayakları dibine çiçek buketleri atmış olan Beyoğlu kahramanları, bugün yalnız başlarındaki şapkaları fese çevirmekle yetinerek, sokaklarda, ihtimal ki birkaç sene evvel yaptıklarından dolayı bugün, zerre kadar üzüntü ve sıkıntı hissi duymadan, serbestçe dolaşıyorlar, alkışta, yaşasın diye bağırıp çağırmakta herkese öncülük ediyorlardı. Bu yadigârların, alkış tufanları arasında, kendilerini her tarafa göstermek istiyorlardı. .
Sayfa 287Kitabı okudu
Reklam
İngilizlerin faciaları unutturmak için yaptığı dostluk gösterisi!?
. Tevhid-i Efkâr gazetesinde yayımlanan “Başyazarımızın General Harington’a mektubu” başlıklı makale; "...General Haringtonın bu hareketi, İstanbul’dan savuşup gitmek mecburiyeti üzerine, beş işgal senesinde İngiliz ordusunun, başkentimizde yapmış olduğu faciaları unutturmak amacıyla yapılmış, çok kaba bir tertipten başka bir şey değildi. Oysa İstanbul’un zulüm görmüş fakat metin ve onurlu Müslümanları, böyle bir iki çay ziyafeti, adi bir dostluk gösterisiyle beş senedir çektiklerini nasıl unutabilirlerdi? İngiliz neferlerinin köşe başlarında ellerinde kamçı, kadın, erkek bütün Müslümanlara lâyık gördükleri davranışları, gece yataklarından haydutça alınarak, beş on lira rüşvet almak için Arapyan Hanı’nda canice hapsedilmeleri, Şehzadebaşı’nda yatakta uyuyan savunmasız erlerimizin canavarca katledilmelerini, sözün kısası Afrika vahşilerine bile reva görülemeyecek zulüm ve haksızlıkları nasıl unutulabilir?" ...
Sayfa 282Kitabı okudu
. Mustafa Kemal Paşa Vahdettin’in firarını nasıl yorumladı? Mustafa Kemal Paşa anlatıyor: “Soydan geçme yönteminin sonucu olarak büyük bir makam, tantanalı bir unvan kazanabilmiş bir alçağın, onuru çok yüksek, soylu bir milleti nasıl utanılacak bir duruma düşürebileceği, o zaman, daha doğru anlaşılır. ...Biz, Türkler, bütün tarihimiz boyunca özgürlük ve bağımsızlığa bayrak olmuş bir milletiz. Değersiz hayatlarını iki buçuk gün daha, alçakça sürükleyebilmek için, her türlü horlanmayı sakıncasız bulan halifeler oyununu da sahneden kaldırabildiğimizi gösterdik. Böylece devletlerin, milletlerin, birbirileriyle olan ilişkilerinde kişilerin, özellikle kendi devlet ve milletin zararına da olsa, kişisel durumlarından ve canlarından başka bir şey düşünemeyecek aşağılık kişilerin önemi olamayacağı yolundaki bilinen gerçeği bir daha doğruladık."* *Atatürk, Mustafa Kemal, Nutuk .
Sayfa 277Kitabı okudu
. Mustafa Kemal Paşa’nın Tevhid-i Efkâr gazetesinde yayınlanan İngiltere’yi ihtar ettiği “Başkumandanın İngiltere’ye bir ihtarı” başlıklı konuşma: ...İngiltere karşısında tehditlerle, yolundan şaşacak adamlar var zannediyor. İngiltere kendi etrafını saran tehlikeleri düşünse daha iyi eder. Herkes için açtığı çukura kendisinin düşmesi çok mümkündür. İngiltere bizi mahvetmek arzusundan vazgeçsin çünkü kendi mahvolacaktır. İngiltere ve bütün Avrupa anlamalıdır ki Türk’ü korkutmakla aldatmak istemekle bir iş görülemez. Bizimle sulh etmek istiyorlarsa namusluca ve mertçe karşımıza geçip müzakerelere girmelidirler.” .
Sayfa 258Kitabı okudu
. Vahdettin Fatih’in, Kanuninin tırnağı olamayacak biriydi. Ne yazık ki milletin en zor zamanında Osmanlı tahtına tünemişti. Türk düşmanı Rahip Frew bile, 1920 yılı Ağustos ayında Müslüman sığınmacıları ziyaret ederek 1.000 lira bağış yaptı. İngiliz casusunun yaptığı bağış Vahdettin’in verdiği paranın tam iki katıydı. İngiliz işbirlikçisi Ali Kemal Türk sığınmacılar için on para vermedi. Oysa parası yok değildi. Bu tarihten birkaç ay sonra Cercle d’Orinet’te sadece bir akşam ziyafeti için tam 1.400 lirayı keyif için harcadı. Gazeteler bu harcamayı “Vur patlasın” başlığıyla haber yaptı. .
Sayfa 234Kitabı okudu
. İngilizler ülkemizden çekildi ve onlarla dostluk kurduk. Ancak unutulmamalı ki Mareşal Wilson’ın istediği gibi İngiliz ordusu kendiliğinden çekilmedi. Karşılarında “Ya istiklâl, Ya ölüm!” diye iman etmiş Türk milleti vardı. İngilizler Türk ordusunun baskısıyla ülkemizi zorunlu olarak tahliye etti. Bu zorunlu tahliyenin altını Kahraman Mehmetçik süngüsüyle imzaladı. .
Sayfa 212Kitabı okudu
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.