Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

CIA, Kontrgerilla ve Türkiye

M. Emin Değer

CIA, Kontrgerilla ve Türkiye Gönderileri

CIA, Kontrgerilla ve Türkiye kitaplarını, CIA, Kontrgerilla ve Türkiye sözleri ve alıntılarını, CIA, Kontrgerilla ve Türkiye yazarlarını, CIA, Kontrgerilla ve Türkiye yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Emperyalizm yenilmez değildir ve elbet yenilecektir. Türkiye’de ve dünyanın her yerinde.
Sayfa 177Kitabı okudu
Aslında, «sağ»dan da «sol»dan da ölenler bizim çocuklarımızdı ve bizler onları, çözemediğimiz sorunlardan sorumlu tutuyor, birbiriyle vuruşturuyorduk. Her şey bir geleceği hazırlıyordu kuşkusuz ve biz çocuklarımız üzerinde oynanan oyunları seyrediyorduk.
Sayfa 160Kitabı okudu
Reklam
Yardımla gelen ABD, toplumu kendi değer yargılarına yabancılaştırıp, toplumsal birliği parçalamakta ve böylece sömürü düzenini sürdürmektedir. İşte yardımın gerçek niteliği budur. Türkiye son yıllarda aldığı derslerle, yeni ve ulusal bir savunma kavramı geliştirmek ve ABD ile ilişkilerine yeni bir yön vermek zorundadır. Yardımın bize hiçbir şey kazandırmadığına, “Ulusun bağımsızlığına, yine ulusun azim ve kararı ile sahip çıkacağımıza” inanıyorsak, bu kararı almak zorundayız. Hem de gecikmeden. Unutmayalım ki tarih, yanılgıları ve gecikmeleri asla affetmez.
ABD’ne göre dünyada en tehlikeli konu, “halkın bilinçlenmesine yönelik, değiştirme ve dönüşümlerdir.”
Bilmemiz ve unutmamamız gereken gerçek şudur: “Yardım sözcüğünün insancıl anlamı ardında gizlenen, belirli bir politikanın yeryüzünde egemen kılınması çabası, belirli bir ekonomik sistemin yürürlükte kalması gayretidir. Bu amaca ulaşmak için krediler, ülkelerin gerici siyasal güçlerini yaşatmak için dağıtılır. Gerekli görüldüğünde iç politikalarına karışılır, hükümet darbeleri düzenlenir ve ne olursa olsun bir sömürü çarkı dönsün istenir. (Terese Hayter - Emperyalizmin Yardımı - S. 22 - 23) .
Kennedy’e göre “Dış yardım, ABD’nin dünyayı denetleme ve etkileme aracı olan bir yöntemdir.” Şu halde, ABD yardımı alan hiçbir ülke, ne iç ve dış politikasını, ne de ekonomisini, ABD’nin çizeceği genel ilkelerden saptıramaz.
Reklam
Atatürk’ün 1920’lerde söylediği şu sözleri unutmayalım: “Bir millet, varlığını ve haklarını korumak yolunda, bütün gücüyle, bütün görünür ve görünmez güçleriyle ayaklanmış ve karara varmış olmazsa, bir millet yalnız kendi gücüne dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlıyamazsa, şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz.”
İktidarın başı Demirel, Türk Ordusu’nun Ulusal Ordu olduğundan kuşku mu duyuluyor diyerek, “ABD yardımı olmazsa ortak düşmana karşı savunmamızın zayıflayacağını ileri sürüyor ve ABD’ne ve yardımına hayır demenin Komünizme hizmet olduğunu” anlatıyordu. O’na göre, ABD yardımı, özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın güvencesi idi.
Johnson’un mektubu ile uyanmaya başlayan kamuoyu, ABD yardımının gerçek nedenlerini araştırmağa ve Türk halkına anlatmaya başladı. “Askeri yardımlarımızın asıl amacı, az gelişmiş ülke askerlerini ABD ideolojisine göre yetiştirmek ve onlardan gelecekte, gerektiğinde o ülke yömetiminde yararlanmaktır.”
“Dolaylı Saldırı” adıyla anılan bu kurama göre, bir ülkede halkın bilinçlenmesine yönelik çabalar iktidarı almak için zora başvurabilir. Bu gibi durumlarda ABD bu hükümlere, istedikleri takdirde askeri birlikler yollayarak yardım eder. Türkiye ile ABD arasında bu konuda da bir anlaşma yapılmıştır. Demokrat Parti döneminin son bir yasası vardır. 7484 sayılı yasa bu antlaşmayı onaylıyordu. Bu antlaşma ile, Türk Hükümeti, iç güvenliğinin sağlanmasında, ABD askerinin yardımını isteyebilecekti. Emperyalizmi, işgal ettiği topraklardan kovarak, Ulusal Kurtuluş Savaşı sonunda kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, güvenliğini sağlamak için, Emperyalizmin son temsilcisinden yardım istenmesi, utanılacak bir sonuçtur.