En Eski Çiçeklerin Kanı kitaplarını, en eski Çiçeklerin Kanı sözleri ve alıntılarını, en eski Çiçeklerin Kanı yazarlarını, en eski Çiçeklerin Kanı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yüzyıllar öncesinden günümüze taşınmış masalsı bir hikaye. Muhteşem halılar tasarlayıp, dokuyan Iranli köylü kızın; acı, hüzün, umut yüklü yaşamı anlatılmış. Bu masalda arkadaşlık, dostluk, iyilik ve kötülük, yoksulluk ve varsıllık öyle işlenmiş ki insanın içine işliyor. Çok beğendim.
Adını bilmediğimiz kahramanın dokuduğu halılar gibi ilmek ilmek hüzün dokunmuş bir hikaye. İran'ı, İran'ın gelenekleri, görenekleri, örf adetlerinin, renk renk dokunan halıların, kök boyaların nasıl elde edildiğinin, camilerin, köprülerin güzelliğinin akıcı bir dille anlatıldığı bir kitaptı.
Ama... Kreutzer Sonat'ın ardından bu kitabı okumam da bir tesadüf olmuş aslında çünkü Tolstoy'un eleştirisi cinselliğin eserlerde, bu denli yansıtılması evliliklere de zarar verdiği yönündeydi. Kitaptaki kızın yaptığı muta evliliğinin ardından Feridun'la ( kocası demiyorum.) yaşadıklarının her defasında anlatılması kitabın o masalsı sihrini bozmuştu maalesef.
Tavsiye eder miyim, kötü değildi ama İran kültürü, ilmek ilmek dokunan halılar, İsfahan deyince aklıma gelecek kitap bu değil, her daim Nar Ağacı olacaktır.
Kitap 17. yüzyıl İran'ın da yaşayan ana karakterimiz olan 14 yaşındaki bir kızın dokunaklı hikayesini anlatıyor.
Küçük köylerinde mutlu mesut yaşarken bir gün babası vefaat eder ve Anne kız yokluğa ve açlığa daha fazla dayanamayıp, İfsahan da yaşayan üvey Amcalarının yanına taşınırlar. Amcasının durumu çok iyi ve refah içinde yaşamasına
17. yüzyıl İran'ında yaşanmış gerçek bir öyküden yola çıkarak kaleme alınmış. Sayfalar ilerledikçe hemen yanı başımızdaki farklı bir kültürü ve o kültür içinde yaşanmış dramları okuyacaksınız. Değişik bir roman arayanlara önerilir. Kitap kendini okutuyor ancak oldukça acıklı sahnelerle dolu olduğunu hatırlatmakta yarar var.
17. yy. Iran' da 14 yaşındaki babasını kaybeden genç bir kizin hüzünlü öyküsü. Hüzünlü olmasına rağmen yazar o kadar yalin bir dil kullanmış ki içindeki masallarla sizi sıcacık sarıp sarmalıyor. Kadın olmanın ne denli zor olduğunu özellikle çaresiz durmunuzda sizi ne durumlara götüreceğini görebiliyorsunuz. Huznun bile bu denli sıcak anlatıldığı başka bir kitap okumamistim. Okurken pek cok ders çıkarabilirsiniz. Kadın olmanın zor olmasına karşılık kendimize güvenimiz olduğunda neler basarabilecegimizi de görebiliyorsunuz. Ve herkese bu kitabi okumayı tavsiye ediyorum
Ey çiçeklerim arasındaki dağ kızı,
Saçların menekşeler, laleler gibi dökülür yanaklarından, pek alımlıdır,
Artık kuşların şarkılarını değil,
Yüreğinin şarkısını söyleyen genç çobanı dinlemek zamanıdır.