Bu satırlar, bir daha üzerinde sapsarı başakları özgürce salınan bir bereket ülkesinin doygun son neslinin yurttaşları olarak okuyacağınız son satırlardan biri olabilir. Beni en çok korkutan ve geleceğe dair endişelendiren bir meselede düşüncelerimi yazıya döktüğüm bu yazılara sebep olan şirketin adını kapattım ki bir hukuki sorun doğmasın. Çünkü
Toplumcu gerçekçi yazarlardan Sadri Ertem'in bu eserinde önce bireysel sonra sosyal toplumu etkileyen ahlakî yozlaşma,sömürü,sapkınlık,çıkar ilişkileri şeklindeki unsurları Anadolu'nun bir köyünde gelişen olaylar ve ayaklanmalar zincirinde anlatıyor.İlk başlarda beni etkilese de kitaptaki bir iki paragrafla başlayan bazı anlatımlar rahatsız edici olmaya başladı.Kitabın sonu beklentimi karşılamadığı gibi sanki havada kalmış gibiydi:(Malesef sevemedim
"Yarın sabah güneş doğar doğmaz ekmek gelecek." diye aldatan analar, nihayet çocuklarının bir sivrisinek vızıltısına benzeyen seslerinin kısıldığını gördüler; açlıktan ölen çocuklar oldu.
Kitap çok özgün , çok yönlü ve cok akıcı bir kitap. İlk toplumcu gerçekçi eserlerden biri. İçeriğinde çok fazla konu barındırıyor. Sanayileşme, tekelleşme, alevi-sünni çatışması, aşk, cinayet , isyan bir kaçı sadece. Birazda gerekli ilgiyi görmemiş gibi. Farklı bir klasik okumak isteyenler masalsı dili ile bu kitabı mutlaka değerlendirsin derim.