Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çıplak ve Kadınlar Arasında

Cenk Kayakuş

Çıplak ve Kadınlar Arasında Sözleri ve Alıntıları

Çıplak ve Kadınlar Arasında sözleri ve alıntılarını, Çıplak ve Kadınlar Arasında kitap alıntılarını, Çıplak ve Kadınlar Arasında en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Onlara şöyle demek istiyorum aslında; siz bugün televizyona ve cep telefonlarınıza bakmaktan başka hiçbir şey yapmıyorsunuz ve bu gidişle de kimse için hayırlı tek bir şey bile yapmadan öleceksiniz. Elinizde telefonlarla, karşınızda monitörlerle ve boynunuza kravatlar bağlı hâlde öleceksiniz. Banka gişelerinde, havasız ofislerde, sıkışık otobüslerde ve tüm bu gri betonun arasında sürünürken öleceksiniz. Bir gün toprağın altına girdiğinizde ise bu dünya ve evren sizi sonsuza kadar lanetleyecek. Güzel olan her şey çevrenizde, ama siz hiçbirini görmüyor ve avuçlarınız arasına dek alabildiğiniz o küçük, parlak ekranlardan gözünüzü bir an bile ayırmıyorsunuz.” Daha devam edebilirdim ama susmam gerekiyordu. Dudaklarımı büzerek ona baktım. Suratı bir tuhaf gibiydi. “İşte bunları söylemek istiyorum onlara,” dedim. “Bunları yazmaman daha iyi belki de… Bilmiyorum, çok gerçekçi olmak iyi değil. İnsanlar kaldıramıyor. O yüzden çoğu insan benden nefret eder.”
Kadınlar ve gece ne hızlı değişiyor. Üstelik içilen tüm biraların tadı ve sarhoşluk bile aynıyken. Bir gün o da biriyle evlenecekti ve ben yine yazı yazacaktım. Mevsimlerin ve günlerin önemi yoktu. Bana hikayeleri ve şişeleri sayın diye haykırmak istedim.
Reklam
Bu sırada yemeklerimiz geldi. Siyah pirinç pilavı yatağında taze ördek budu. Lezzetliydi. Yemeği yerken gazetecilikten, medyadan ve sonra yine ilişkilerden konuştuk. “Sen neden ayrıldın ki kız arkadaşınla?” diye sordu. “Bencil olduğumu düşünüyordu,” dedim. “Öyle misin peki?” “Bilmiyorum. Ama belki bir gün daha az bencil olduğumu düşünen biri çıkar elbet. Tek sıkıntı, zaman beklerken çok ağır akıyor.” “Önce onu aklından çıkarabilmen lâzım.” “Çıkarmadığımı nerden biliyorsun?” “Senin gibi adamlar kaderlerine pek boyun eğmezler.” Şarabı aldım tekrar ve kadehine doldurdum. “Ben kaderimden çok kadehime boyun eğemiyorum galiba,” dedim.
"Bazı kadınların sıcaklığı hiç kaybolmuyor. Sizi öptükleri an ölümsüzlüklerini ilan ediyorlar. Orada kalıyor dudakları, sizin dudaklarınızın tam üstünde. Yıllar geçse de hissediyorsunuz, o kadını, tam dokunduğu yerde. Bu gibi anlarda zihnimiz gerçekliğin oyununu bozuyor ve geçmişle şimdiki anı üst üste bindiriyor. Hayatı yaşanabilir kılan ufak bir detay bu."
"Sabah erken bir saatte gözlerimi açtım ve yeni doğan güne bir kere daha küfrettim. Beni gerçeklik denen bokla bir kere daha tanıştırdığı için sevmiyordum doğan günleri. Gece her zaman daha iyiydi. Tükenişin karanlık fermanıydı gece. Ve bütün güzel şeyler gece ortaya çıkıyordu. Barlar, gökyüzündeki yıldızlar, alkol şişeleri, çıplaklık, orgazm, hüzün ve yeni hikâyeler... Gündüz olanlar ise tümüyle vasattı. Herkes ölesiye çalışıyordu ve hiçliğe, uykuda olduklarından bile daha tutsaktılar."
Bir yerlerde sofra kuruluyordu ama ben çok uzaktım.
Reklam
"Her gün yeni bir macera gibi başlar ama yaşanan her şey çoğunlukla tekdüzedir ve hemen hepsi hayal kırıklığı ile biter. Bazen gün boyunca yeni insanlar tanırsınız, onlarla ve yarattıkları şeylerle zaman geçirirsiniz, farklı yerlere gidersiniz ve her an bir şeyler olacakmış gibi gelir ama günün sonunda, ta uykunuzun geldiği o istemsiz âna kadar hiçbir şey olmaz. Hayat bir film, kitap ya da tiyatro oyunu değildir çünkü. Çok daha ışıltısız, çok daha plânsız ve çok daha acımasızdır. Ondan yine de keyif alırız çünkü bir şeylerin olacağına dair umudumuz vardır."
Onunla ilgili tek sıkıntıyı fark ettim o akşam. Gergin bir kadındı ve olan biten her şeyi çok ciddiye alıyordu. Oysa hayat, yani gerçek hayat, kimseden bir ciddiyet beklemiyordu. Bunu bekleyen hayatın içindeki diğerleriydi. Dolayısıyla tam bu noktada iki şansınız vardı. Ya diğerlerinin arasına karışıyordunuz ya da tüm olan bitenle dalga geçmeyi sürdürebiliyordunuz.
Sayfa 121