Sık sık öyle çocuklara, hatta erişkinlere rastlarız ki, dik duramaz, bir yere yaşlanmadan yapamazlar. Çocukların eğitimine ilişkin eski yöntemlerde yalnız semptomların ortadan kaldırılması amaçlanıyor, onların temelinde yatan bozukluğun giderilmesine çalışılmıyordu. Örneğin böyle bir çocuk: “Yaslanma oraya! Doğru dur!” diye paylanıyordu hep. Oysa gerçekte önemli olan, çocuğun bir yere yaslanması değil, yardım görme ve desteklenme gereksinimini sürekli içinde hissetmesidir.
“Çocukların eğitimine ilişkin eski yöntemlerde yalnız belirtilerin ortadan kaldırılması amaçlanıyor, onların temelinde yatan bozukluğun giderilmesine çalışılmıyordu. “
“…tembel çocuk ne kadar paylanıp azarlanırsa, amacına o kadar yaklaşır. Paylanıp azarlanma sırasında bütün zaman kendisiyle ilgilenilir, dikkatler yetenek sorunundan başka tarafa kayar, dolayısıyla çocuğun arzuladığı şey gerçekleşir. “
“Belli bir durumun çocuk üzerindeki etkisinin gücü ve biçimi nesnel olay ve durumlara, örneğin bir kardeşin doğumuna değil, daha çok çocuğun ilgili durumları nasıl görüp
değerlendirdiğine bağlıdır. “
Yaşamsal etkinliğinin akışını kavramak birey için ne denli önemliyse, tüm devinimlerini gözetim altında tutmaya çalışması da o denli sakıncalıdır. Bazı hüner ve becerileri edinebiliyorsak, bunlar için gereken bedensel devinimleri otomatik duruma getirebilmemizdendir.