13. yüzyılın başında ''dilenci'' tarikatları kurulur. Aziz Francesco tarafından kurulan Fransiskenler ve Aziz Domingo'nun kurduğu Dominikenler. Bunlar keşiş değil, tarikat kardeşleridir. Yalnız yaşamaz, yaşamlarını kentlerde bulunan manastırlarda sürdürürler.
Ortaçağ'da yükseklikle alçaklık arasındaki karşıtlık mekana yansıtılmıştır : Alçaklıktan kaçmak istendiğini göstermek için, uzaklardan bile görülebilecek, çok yüksek kuleler, surlar yapılır.
Derebeylerin altında, soylu olmayanlardan, genelde köylülerden oluşan bir halk vardır. 12. yüzyıla kadar, köylüler gerçek anlamda özgür değildirler, onlara ''serf'' ( toprak kölesi'' denir.
Toplumun zirvesinde , papayla imparator vardır, soyut olarak ötekilerden daha güçlü kişilerdir bunlar. Papa kilisenin başıdır, bir hükümdar gibi gerçek bir liderdir. İmparator, gerçek anlamda otoriter biri olmaktan çok, ayrıcalıklı bir ''lider''dir.
Hristiyanlık barışçı bir dindir. İlk Hristiyanların birçoğu savaşmak istememeleri yüzünden Romalıların işkencesine uğramışlardır. Ama Barbarlar Hristiyan olurken Hristiyanlık'a savaşçı geleneklerini getirmişlerdir. İnancın din yayma ya da vaazla değil de güç kullanılarak dayatılabileceği, hatta bazen dayatılması gerektiği düşünülür.