Böyle anlarda en arı, en ince düşünceler doğar insanin içinde. Ama bunlar tıpkı bir örümcek ağının iplikleri gibi öylesine ince ve saydamdırlar ki, sözcüklerle anlatmanin imkani yoktur.
Kayan yıldızlar gibi bir an parlar sonra silinir giderler; bu tatlı ve heyecan verici düşünceler , insanin ruhunu belirsiz bir özlem ve hüzünle doldurur, yakarlar. Ruh kaynayan ve eriyen bir maden gibi kesin biçimini ahr. Insanin gerçek yüzü böyle oluşur.