Cogito - Sayı 3 sözleri ve alıntılarını, Cogito - Sayı 3 kitap alıntılarını, Cogito - Sayı 3 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Savaş’la ya da Barış İle ilgili hiçbir espriye yer ayıracak halimiz kalmadı son yıllarda. Bir türlü bitmeyen XX. yüz yıl, baştan uca kan kokusuyla dolu.
Fransız Devrimi'ne kadar, insanlann bizimkinden çok farklı bir zaman kavramları
vardı. Başka birçok kişi gibi Mircea Eliade'nin de bize anlattığına göre, bu, insanlann
zihninde büyük ölçüde tarımsal olan üretim modelleri ve bunların altında yatan mevsim döngüleri ile biçimlenmiş, tekrarlanan ve döngüsel bir zamandı. Mevsimler birbirini izler, ekinler aynı şekilde doğar, yetişir ve hasat edilirdi. Hayat mütemadiyen tekrarlanırdı. Aynı nehire iki kere giremeyeceğinizi söyleyen Herakleitos gibi birkaç sıradışı
filozofa rağmen, genelde, tarihin tekerrürden ibaret olduğuna sıkı sıkıya inanılırdı. İbn
Haldun ve Viko gibi tarih filozofları da, daha yüksek bir sofistikasyon düzeyinde bu bilgeliği geliştirmişti.
Şayet bir evde erkek karısını dövüyorsa, ona karşı fiziksel şiddet uyguluyordur ve bu ilişkide barıştan söz edilemez elbette. Erkeğin kadını dövmediği, yani ona karşı fiziksel şiddet uygulamadığı bir ortamı hemen kolayca barış olarak tanımlamak yine de mümkün olmayabilir. İşte burada şiddeti daha geniş bir perspektif içinde ele almak gerekir. Şayet erkek kadını dövmüyor ama kendini eğitme, geliştirme olanaklarından yoksun bırakıyorsa, gizilgücünü kullanmasına ve kendisini ifade
etmesine engel oluyorsa, sosyal ilişkilerini kısıtlıyorsa ve benzerini çok ailede gördüğümüz öteki sömürü ve baskı biçimlerini kullanıyorsa, bu ilişkide de bir başka biçim ve
düzlemde (yapısal) şiddetin var olduğu, dolayısıyla barıştan söz edilemeyeceği açıktır
Romalılar "Barış istersen savaşa hazır ol" anlamında "Sivis pacem para bellum" derlerdi. Ziya Paşa bu düsturu Türkçe ye "Hazır ol cenge eger ister isen sulh ü salah" diye çevirmişti.