Cogito, Yapı Kredi Yayınları tarafından üç ayda bir mevsimlik olarak yayımlanan felsefe, kültür ve düşünce dergisidir. 1994 yılından beri bazen iki sayı bir arada olmak üzere düzenli olarak çıkmaktadır. Tematik olarak her sayıda bir konu/kavram incelenmektedir. Kapak olarak belirlenen konularda çok sayıda telif ve tercüme makaleye yer verilmektedir. Bazı sayılarının birden fazla baskısı bulunmaktadır.
Sayılar ve İçerikleri
1 - Laiklik
2 - Kirlenen Çağ
3 - Barış ve Savaş
4 - Aşk
5 - Dünya Büyük Bir Mağaza
6-7 - Şiddet
8 - Kent ve Kültürü
9 - Yüz Yılın Psikanalizi
10 - Cogito, Öyleyse Descartes
11 - Zaman: 12’ye 1 var
12 - Çalışmak: Yorar
13 - Yapay Zekâ
14 - Mayıs ‘68
15 - Cumhuriyet: Alkışla Olmaz
16 - Yalan
17 - Bizans
18 - Bir Anatomi Dersi: Ev
19 - Osmanlılar
20 - Deprem
21 - Yerli Malı, Yurdun Malı
22 - Takvim: Zamanın Haritası
23 - Türkiye’nin Yabancıları
24 - Oto-mobil: Bir Röntgen Denemesi
25 - Nietzsche: Kayıp Bir Kıta
26 - Şakanın Sırası Değil
27 - Kriz: Daha Derin, Daha Eski, Daha Yaygın
28 - Arkeoloji: Bir Bilimin Katmanları
29 - Selçuklular
30 - İnternet: Üçüncü Devrim?
31 - Entelektüeller Gerekli mi?
32 - Hayvan: İmge, Simge, Gerçeklik
33 - Wittgenstein: Sessizliğin Grameri
34 - Seçmek
35 - Yeni İstanbul
36 - Adorno: Kitle, Melankoli, Felsefe
37 - Kan, Damardan
38 - Şiir
39 - Avrupa’yı Düşünmek
40 - Ölüm: Bir Topografya
41-42 - Sonsuzluğun Sınırında: I. Kant
43 - Çer-Çöp
44-45 - Ten: Derinden
46 - Ezoterizm
47-48 - Derrida: Yaşamı Yeniden Düşünürken
49 - Freud ve Kültür
50 - Bellek: Öncesiz, Sonrasız
51 - Melankoli
52 - Walter Benjamin
53 - Fantizm: Ya Bizdensin Ya Öteki
54 - Tragedya
55 - İnsan Giyinir
56 - Paul Ricœur
57 - İroni
58 - Feminizm
59 - Turist: Modern Çağın Seyyahı?
60-61 - Darwin Devrimi: Evrim
62 - Kaos ve Karmaşıklık: Düzenli Düzensizlik
63 - Dünya Gözüyle Futbol
64 - Heidegger: Varlığın Çobanı
65-66 - Cinsel Yönelimler ve Queer Kuram
67 - Sivil İtaatsizlik
68-69 - Dostluk
70-71 - Michel Foucault
72 - Tuhaflık ve Yaratıcılık
73 - Tarihyazıcılığı
74 - Siyaset Felsefesi
75 - Nörobilim ve Felsefe
76 - Pierre Bourdieu
77 - Aristoteles
78 - Aristotelesçilik
79 - Cogito Söyleşileri
80 - Felsefede Hayvan Sorusu
81 - Annelik
82 - Gilles Deleuze: Ortadan Başlamak
83 - Tasarım Ne Bekler?
84 - Mekân ve Siyaset
85 - Jean-Luc Nancy – Felsefe'de Eros
86 - Kötülük
87 - Yaralanabilirlik
88 - Maurice Merleau-Ponty
89 - Hermeneutik
90 - Bugünün Distopyası
Bir metni klasik olduğu ya da herkes tarafından okunduğu için okumayın, okumuş olmak ya da kültürel sermayenizi çoğaltmak için de okumayın. Metnin barındırdığı problematik boyutu ve yaşamsal gücü hissettiğiniz için, metinle aynı problemi paylaştığınız için okuyun. Her şey ters giderse, hiçbir şey olmazsa, okumanız işlemezse de başka bir metne geçin, sizi çağıran bir metne... Çünkü "bir ölüm kalım, gençlik yaşlılık, keder neşe meselesi bu. Ve her şey buna bağlı."
"Ben daha kendimi bile bilemiyorken," der Sokrates,
"benimle ilgisi olmayan konuları araştırmak gülünç geliyor bana. O yüzden bu konularla ilgilenmiyorum; bu konuları değil, kendimi araştırıyorum."
Kadınlar birleşmeli, kendilerini ve birbirlerini sevmeyi öğrenmeliydi ki erkek kastın baskısından kurtularak onlardan bağımsız ve güçlü hale gelsinler.
Yıllarca elimizde dolaşan klasik bir metinde, sanki daha yeni eklenmiş gibi yeni cümleler, yeni anlamlar fark ederiz. Ve aslında fark ettiğimiz, eser hakkında bildiğimiz o kadar şeyle birlikte bile hiçbir şey bilmediğimizdir.
Merhaba değerli 1000kitap okurları. Mesaj kutuma düşen mesajlardan, hazırlanan Nietzsche kronolojisinin (Ayrıca bkz. #50138647) birçok okur için yetersiz kaldığını fark ettim. Gelen istekler üzerine bu ileti ortaya çıktı, birkaç aydın zihne faydalı olursa amacına ulaşmış demektir.
İnsan denen meçhul ise çeşit çeşit.
Bu kitapları okumak sizi yoldan çıkarmaz ama en azından politik bilinç kazanıp mantık yürütme noktasında işe yarar kaynaklar. En azından benim için böyle oldu, belki birilerine de yardımcı olur. Çok fena durumdayız, akla karayı seçemiyor insanlar. Felsefe her şeyin başında gelmeli, bilmeye cesaret et!
"İdeolojinin eleştirel bilime dönüştürülmesi için verilen mücadele... bilimin tek mutlak ilkesinin, bilim ve ideolojinin bütün önvarsayımların eleştirisi olması gerektiği temeli üzerinde yürütülür."
Stanley Aronowitz, Science as Power
Halkçılık, sosyalizm için bile modası geçmiş bir tavırdır. Sosyalistler şu gerçeği kabullenmeli artık çünkü aksi bir tutum sosyalizmin “bilimsel” kimliğine yani sosyolojiyi oluşturan bütün dinamiklerin ve parametrelerin göz önünde tutularak, sosyalist ideolojinin her geçen gün geliştirilmesine ve iyileştirilmesine karşı bir tutum olur. Eskiden, yani enformasyon ve bilgi akışının neredeyse sadece zenginlerin elinde olduğu zamanlarda cahil ve dünyadan habersiz bırakılmış halk için halkçılık bir sosyalistin temel göreviydi. Bugün ise değil. Bugün benimle aynı anda bütün dünyadan bilgi edinen bir köylü veya bir işçi için ben neden mücadele edeyim? Neden onu hak ve adalet talebi için yanımda durmaya çağırayım? Benim talep ettiğim şey onun da ihtiyacıysa çağrılmaya gerek duymadan yanımda olması gerektiğini bilir, bilmelidir. Günümüz dünyasında cahil bırakılmış, bilgiden yoksun köylü ve işçi kitleleri yok. İlkesiz, ahlaksız, kaypak, bencil, kendi konfor alanından çıkmaya cesareti olmayan halk kitleleri var. Bunları iyiye ve güzele davet edemezsiniz ama bunlarla mücadele edebilirsiniz.
Cogito Dergisinin en iyi sayılarından biri.
Özellikle feminist felsefenin, terminolojik ve epistemolojik açıdan oldukça zenginleştiren katkılar sağladığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bu noktada Simone de Beauvoir olsun, Judith Butler olsun, Deleuze olsun, Luce Irigaray olsun daha bir çok ismin ortaya koyduğu terimsel açılımlarla feminizm yeniden
Oldukça farklı konu başlıkları altında Deleuze okuması oldu.
Deleuze felsefesinin ana hatlarını okuduğunuz kitaplarının dışında daha az işlenmiş olan konuları bir araya getirerek Deleuze okumalarını zenginleşmesine yardımcı olacak bir sayı çıkarmışlar ortaya Cogito editörleri.
Düşüncelerinizi neye göre belirliyorsunuz?
Tamamen kanılar mı hakim
Wittgenstein 'ı okumak isteyen bir okur olarak Cogito' nun bu sayısı hep listemde bir kurtarıcı gibi yer alıyordu, çünkü Tractatus Logico-Philosophicus'u bir solukta okuyup bitirmek, hiç okumamış olmaktan çok da farklı değildi :)
Elbette Wittgenstein 'ı diğer felsefecilerden ve mantıkçılardan ayıran en kuvvetli yönü, taklit edilemez düzeydeki