Avrupa'da sadece barışsever İtalyanların kana susamış Araplar tarafından saldırıya uğradıkları söyleniyor. Ama bütün olanları gören ben asıl barbarların kim olduğunu gayet iyi biliyorum.
Dilenci olmak bir kral olmaktan daha iyidir. Ey yabancı, bildiğin gibi, bir yatak on dilenciye yuva olabilir ama koca bir ülkede iki krala yer bulunmaz.
İnsanların Avrupalı kıyafetlerini, arabaları, içkileri ve mühendisliği nasıl önemsediklerini kendi gözlerimle gördüm. Peki tüm bunlardan ne öğreniyoruz? Bunların tümü bir insanı daha mutlu veya daha iyi yapabilir mi?
Avrupa'nın aslında sadece dış görüntüsünün geliştiğini ve bunun en önemli şeymiş gibi gösterildiğini fark ettim.gerçekler her zaman aynı sarsılmaz gerçeklerdir ve ebedi hakikatlerden biri de Allah'ın yolu islamdır.
Sömürge dünyasının herhangi bir yerinde, Sumatra'daki Hollandalıların gaddarlığı, Kafkas dağlarında Rus terörü, Afrikanın Portekiz'e ait bölgelerindeki vahşi muamelelerin hepsi bize yüzyılımızda vahşeti ortaya çıkaranın Asya veya Afrika değil, Avrupa olduğunu göstermektedir. Pek çok ülkede, özellikle de nüfusu Müslüman olan ülkelerde Batı'ya karşı şu anki tepkileri ancak geçmişe bakma cesaretini gösterebildiğimizde ve medeniyetimizin karanlık yüzünü görerek utandığımızda anlayabileceğiz.
Çöle İnen Faşizm arkadaşımdan kitap alırken al bunu da oku diyerek verdiği bir kitaptı elime aldığımda kitabın ismi ve kapağı dikkatimi çekmişti ama elime alıp okumam bir yıl sürdü. Her şeyin zamanı var. Okuduğumuz kitaplar da zamanını bekliyor. Geçen sene okusaydım belki beni böyle etkilemeyecekti. Kitaba gelecek olursam eğer Knud Holmboe'nun Kuzey Afrika'yı batıdan doğuya geçebilme macerasını anlatan bir kitap. Kitap okudukça seni içine alıyor ve başka bir incelemede de okumuştum yazarın başına gelenler sanki okuyucunun da başına geliyordu . Çölde arabam bozulunca ben tamir ettim, bedevilerle ben karşılaştım, İngilizlerin nasıl sahte bir medeniyet için onca insanın kanına nasıl girdiğini apaçık gördüm. Kitabı okurken içim çok acıdı, tarih bilgim yine geldi yüzüme vurdu. Bu kitabı okuyun çünkü kitabın başında da yazdığı gibi önyargısız ve abartısız bir anlatım var. İtalya'nın Kuzey Afrika'ya yaptığı büyük bir zulümden başka bir şey değil. Bir medeniyet uğruna koca bir kültürü ve ırkı, binlerce yüz binlerce insanı yaktılar darmadağın ettiler. Yazacak çok fazla şey var ama son sözlerim şunlar olsun bu kitap bana tarih okumalarının yolunu açtı.
" Doğu Doğu'dur, Batı da Batı." Derinliklerine inildiğinde Doğu ve Batı insanı birbirinin benzeri. Onlar aynı ağacın iki ayrı dalı gibiler.
Ve insan, nereden gelirse gelsin, kalbinin derinliklerinde ağacın köküne uzanabilmenin özlemini hisseder.
Belki de adalet bir gün zafer kazanacaktı. Güç için haris bir arzuyla yanıp tutuşmayan ama bütün dünyada güzel olan her şeyi bir araya getirmek için çalışarak bir ışık yayan bir adalet..