Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Cuma Mektupları 2

İsmet Özel

Cuma Mektupları 2 Gönderileri

Cuma Mektupları 2 kitaplarını, Cuma Mektupları 2 sözleri ve alıntılarını, Cuma Mektupları 2 yazarlarını, Cuma Mektupları 2 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendimi övmekten hoşlandığım doğrudur. - Dünya nimetleri adı verilen şeylerin hangi külfet karşılığı ele geçtiğini sorgulayarak yaşamış olmakla övünürüm. - Avrupa ideallerine hizmet etmemiş olmakla, etmeme azmini korumakla övünürüm. - Kürt ve Alevi separatizmine ve sair etnik separatizme hizmet etmiyor olmakla övünürüm. - Daha da ötede Türkiye’deki hegemonya çatkısının şöyle veya böyle bir parçası, bir türevi olmamakla övünürüm. - Hem dünyanın aldığı şekli ve hem de Türkiye’nin ihtiyacı olan çıkış yoluna ulaştırma gücünü hesaba katarak ideologisine İstiklâl Marşı’ndan başka çerçeve aramayan bir Türk milliyetçisi olmakla övünürüm. - Türklüğü Müslümanlıktan ayırmaya kalkışanların can düşmanı olmakla övünürüm. - Kafatasçı mankafalarla hiçbir ortak yanımın bulunmayışıyla övü-nürüm. - Türklüğü İslâm’ın izzetine sahip çıkmaktan başka bir yerde arayanların alçaklığına şahit olmakla övünürüm. - Yerküre üzerinde kapitalizmin mezarım kazma salahiyet ve ehliyetine sahip bir kültür mirasına konmuş olmakla övünürüm. - Konuştuğum ve yazdığım Türkçe’nin bütün bu övündüğüm şeyleri yansıtacak yeterlikte oluşundan ve üstüne üstlük bu övündüğüm şeyleri yansıtmayı gerektirmesinden övünç duyarım.
Cuma Mektupları 2
Cuma Mektupları 2
İsmet Özel
İsmet Özel
Sonuç noktada rezaletler ortaya çıktı ve fakat hiç kimse rezil olmadı.
Reklam
Türklük İslâm’ın izzetini koruma sorumluluğunu hissetmekle başladı ve Türklüğün bu güne kadar gelişi sadece bu özelliği sebebiyledir.
Vicdan,şeref ve haysiyetten daha önemlidir
Bu konuda Montaigne dikkate değer bir tespitte bulunuyor: "Her şerefli insan, vicdanını yitirmektense, şerefini yitirmeyi tercih eder." Böyledir, çünkü şeref tarif edilmiş ve toplum tarafından yeri belirlenmiş, pahası biçilmiş bir değerdir. O halde tanımda bulunanlar yeni tanımlara paha biçenler yeni fiyatlara doğru her zaman seyretme şartlarına sahiptirler
Yola değil hedefe odaklanmak
Yolun ne kadar sağlam, ne kadar güvenli olduğu ancak yüründüğü zaman anlaşılabilir çünkü. Bir kimse çıkıp da kendi yolunun en sağlam, en güvenilir yol olduğunu söylerse ona kuşkuyla bakmak gerektiğini düşünürüm. Sorarım kendime: Yolun sağlamlığı ve güvenilirliği niçin böylesine önemli sayılsın? Belki de sağlam ve güvenilir yollar felakete açılıyordur. Belki insanın mahvına sebep olması için o yollar böylesine sağlam ve güvenilir bir görünüşe sahiptir. Belki hedefe varılmasın, hep yolda kalınsın diye bazı yollar sağlam ve güvenli kılınmıştır. Üstelik sağlamlıktan, güvenilirlikten neyi anlamak gerektiğini açıklıkla biliyor muyuz?
Dünyayı karışık saymamızda sadece bilgisizliğimizin payı önemli yer tutmaz, aynı zamanda kendi yaşama dirayetimizin zayıf oluşu, hedeflerimizin bulanıklığı veya düpedüz hedeften mahrum oluşumuz da dünyayı karışık saymamızda büyük pay sahibidir. Demek ki düşünce evrenimiz içinde olayları yerleştirebildiğimiz oranda dünyayı karışık saymaktan uzak duracağız. Yaşam dirayetimiz güçlendikçe düzenden haberdar olabileceğiz. Hedeflerimizin netleşmesiyle, bir hedefi gözden uzak tutmamakla kendimizi karışıklık içinde şaşkın addetmekten kurtulacağız.
Reklam
Mantar soslu biftek
İspanya'da bir turist kaldığı lüks otelde mantar soslu biftek yemek istemiş. Ama ne turist İspanyolca konuşabiliyormuş, ne de otel görevlileri bu turistin bildiği dil veya dillerden anlıyorlarmış. Otel müşterisi istediğini resimle ifade edebilmek için bir kâğıda ince bir mantar ve yanına bir sığır resmi çizmiş. Bunun üzerine otel görevlisi turistin isteğini yerine getirmek üzere gitmiş. Geri döndüğünde iki şeyi gülümseyerek sunmuş müşteriye: Bir plaj şemsiyesi ve boğa güreşi izlemek için bir bilet. Türkiye'deki insan ilişkilerini ve hatta Türkiye üzerine hesapları olan insanlar arasındaki ilişkileri açıklamada bu fıkranın bir yardımı olur düşüncesindeyim.
Bu yüzden de herkese "benden yana mısın, yoksa hain misin?" biçiminde sorular sorar. İnsanları ezen ve ancak ezerek ayakta kalan bir rejim aykırı görüşlerin hepsini birer ihanet sayar.
Sağ ve Sol
Zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şey yok, lâkin onlar zincirlerini seviyorlar. Asıl kaybetmek istemedikleri şey kendilerini dünya sistemine bağlayan ve onları günden güne daha kimliksiz, kişiliksiz bırakan üstelik acı ve ızdırap veren zincirleridir.
Düşüncelerin ete kemiğe bürünmesi ne demek peki? Sevinçlerin ve tasaların birlikte hissedilmesi, düşüncelerle o düşünceleri taşıyan insanların aynı şeyi dışa vuracak imkânlara sahip olmaları demek. Oysa biliyoruz Türkiye'de Müslümanların hangi cendereler altında bulunduklarını. Onlar bir yandan geçim derdiyle uğraşıyorlar.
Reklam
Her çıkmaz sokağın çıkmaz olduğunu anlamak için..
Türkiye'deki Müslümanın hayatında sadece tehlike, tedirginlik, gerginlik yok; aynı zamanda bulanıklık ve karmaşa da var. Kimin nereye bakması gerektiği açıklıkla söylenemediği gibi, kimi nelerle avutmak ve uyuşturmak eylemine kimlerin giriştiği de bilinemiyor. İşte bu puslu hava içinde yazmak zorunluluğu düşündürüyor insanı.
680 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.